Op.Dr.Hasan Akyüz
Gebe Kalmak İsteyenler
Gebe Kalmak İsteyenler için beslenme önerileri
Eğer çocuk sahibi olmak istiyorsanız hamile kalmadan 4-5 ay öncesinden kendinizi hem zihinsel hem de fiziksel olarak hazırlamanız uygun olacaktır. Hamileliğe ideal bir şekilde hazırlanmanın en önemli faktörlerinden biri beslenme şeklidir. Bazı besinler gebe kalma potansiyelini arttırırken bazı besinler olumsuz olarak etkileyebilir.
Yüksek oranda trans yağ, karbonhidrat tüketen kadınlarda ovulasyon bozukluklarına daha sık rastlandığı yönünde bilimsel bulgular mevcuttur. Bu nedenle gebe kalmaya çalışan kadınların beslenme şekillerini gözden geçirmeleri gerekebilir.
Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %15’inin vücutlarındaki demir miktarının olması gerekenden az olduğu bilinmektedir. Bu durum hem gebe kalmayı güçleştirir, hem de gebelik durumunda düşük riskini arttırır.Son zamanlarda kırmızı et tüketilmemesi gereken bir besin olarak gösterilmektedir. Oysa kırmızı et tüketim sıklığı ve miktarı doğru olduğu taktirde kaliteli protein, demir, çinko, B 12 vitamini’nin önemli kaynağıdır. Aneminin sık görüldüğü ülkemizde kırmızı et tüketiminin önemli olduğu bilinmelidir ,haftada 2 kez olacak şekilde toplam 350-400 gram kadar olmalıdır. Mercimek, karaciğer, balık, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, kuru kayısı, tahıllar gibi demir açısından zengin besinler tüketmek fertilite üzerinde olumlu etki yaratabilir. Ancak eğer demir eksikliği çok fazla ise destek tedavisi gereklidir ve buna doktorunuz karar verecektir.
Kalsiyum özellikle kadınlar için çok önemlidir. Vücutta kalsiyum düzeyinin yeterli bulunması gebelik döneminde bebeğin kalsiyum kullanımının arttığı aylarda anneyi korur. Günlük kalsiyum ihtiyacı yetişkinler için 1000 mg/gün olarak belirlenmiştir. Bu miktarda kalsiyumu günlük beslenmemizde 2 porsiyon süt /yoğurt, peynir tüketerek önemli ölçüde karşılayabiliriz. Gebeliğin planlanması döneminde Doktor kontrolünde ek kalsiyum alarak artan gereksinimi karşılayabiliriz.
Anti enflamatuar yani iltihap çözücü etkileri nedeni ile bütün anti oksidanlar fertilite üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Bu etkiye ek olarak turunçgiller ya da narenciye içerdiği yüksek miktarda C vitamini nedeni ile ayrı bir öneme sahiptir. Bu meyvelerdeki C vitamininin üreme potansiyelini arttırdığı yönünde kanıtlar vardır. Ayrıca içerdikleri bioflavonoidler rahimin kanlanmasını arttırarak döllenen yumurtanın rahim içinde tutunma olasılığını arttırabilir. 2011 yılında Boston’da yapılan bir çalışmada haftada 3 ya da 4 porsiyon narenciye tüketmenin miyom görülme riskini azaltabileceği gösterilmiştir. Bazı miyomların gebe kalma şansını azalttığı ya da gebelik oluşsa bile düşük riskini arttırdığı düşünüldüğünde narenciye tüketiminin fertilite üzerinde olumlu etkisi olduğu ileri sürülebilir.
Gebeler ve gebe kalmayı düşünenler yüksek miktarda civa içeren kılıç balığı, iri uskumru gibi büyük balıkların etini tüketmekten uzak durmalıdırlar. Ancak özellikle somon gibi yağlı balıklar içerdikleri yüksek D vitamini ve omega 3 nedeni ile bol bol tüketilmelidir.
2011 yılında Harvard Üniversitesinde yapılan bir çalışmada tüp bebek tedavisi uygulanan kadınlar araştırılmış ve haftada 4 kadehten fazla alkol tüketen kadınlarda gebelik oranlarının daha az olduğu gösterilmiştir. İsviçre de yapılan başka bir çalışmada ise günde 2 kadeh ya da daha fazla alkollü içki tüketen kadınların fertilite potansiyelinin neredeyse %60 azaldığı bulunmuştur.
Beyaz şeker,un,beyaz ekmek,makarna ve pirinç gibi rafine karbonhidratlar direkt olarak üreme potansiyelinizi etkilemez ancak bunlar kan şekerinizi çok hızlıca yükseltirler ve obezite ile insülin direnci riskini arttırarak infertilite yani gebe kalamama riskine neden olurlar. Bu nedenle tüketilen tahılların tam tahıl olması çok önemlidir. Kadınlarda en fazla karşılaşılan kısırlık nedeni olan polikistik over sendromlu kadınlarda yüksek glisemik indeks çok daha önemlidir. Bu nedenle bu hastalığa sahip olan kadınlar eğer gebe kalmada güçlük çekiyorlarsa mutlaka beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmelidirler.
Gebelik öncesi dönemde folik asit alımı bebekte nöral tüp defektini (bebeğin beyin ve omurilik yapılanmasındaki bozukluk) etkileyen en önemli etmenlerdir. Günlük 0.4 mg folik asit alımı gereksinimi karşılamaktadır. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer, yumurta, brokoli, bezelye, kuru fasulye, fıstık, badem folik asit için önemli kaynaklardır. Taze sebzelerin saklama koşullarına bağlı folik asit kaybı 3 günde % 70’e çıkabilir. Özellikle dondurulmuş sebze ve meyvelerde, uzun süre buzdolabında saklandıktan sonra tüketilen sebze ve meyvelerde folik asit kaybı sanılandan çok fazladır. Sigara içimi, alkol tüketimi, doğum kontrol hapı kullanımı gibi davranışsal faktörler de vücut folik asit düzeyini önemli bir şekilde etkilemektedir.
Yeşil çayın folik asit ile etkileşime girerek kandaki düzeylerini düşürdüğü ileri sürülmektedir. Bu yüzden gebe kalmayı planlayanların yeşil çay içmemeleri daha uygun olur.
Kahve erkekte sperm hareketliliğini arttırmakla birlikte fazla tüketildiğinde kadınlarda gebe kalma şansını azaltabilir. Çalışmalar günde 5 fincandan fazla kahve tüketen ya da kafeinli meşrubatları çok içen kadınlarda fertilitenin azalabileceğini göstermektedir. Günde 1-2 fincan kahvenin hiçbir sakıncası yoktur ama gebe kalmaya çalışırken günlük kafein tüketimini 200-250 mg altında tutmak daha uygundur. Amerikan Gebelik Cemiyeti kahve, demir ve kalsiyum emilimini azalttığı için gebe kalmaya çalışan kadınların dikkatli bir şekilde tüketmesini önermektedir.
Yediğiniz içtiğiniz pek çok maddenin gebe kalma potansiyelinizi etkileyip etkilemediği hatta nasıl etkilediği net olarak bilinmemektedir. Beslenme şekli korkunç olduğu halde kolaylıkla gebe kalan yüzbinlece kadına karşılık yediğine içtiğine çok dikkat ettiği halde infertilite sorunu yaşayıp tüp bebek ile bile gebe kalamayan pek çok kadın vardır. Beslenme şekli ve bu yazıda anlatılanlar kesin bulgular olmayıp sadece bilimsel olarak yararlı olabileceği gösterilmiş önerilerdir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.