Osman Nuri Ekim
17 Şubat 103. Yıl
Sayın Kaymakamım, Kurum ve Kuruluşlarımızın değerli amirleri, değerli konuklar, sevgili öğrenciler ve kıymetli Akçaabatlılar; Bugün Akçaabat’ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 103. Yıldönümü…Bu mutlu, bu onurlu gün hepimize kutlu olsun. Değerli Akçaabatlılar;
İnsanlık tarihinin tanıklık ettiği en büyük savaşlardan biri şüphesiz I.Dünya Savaşı’dır. Bu savaş,28 Haziran 1914’te bir tabancadan çıkan kurşunlarla başlayan bir sürecin adıdır ve hala devam etmekte olan büyük bir düellonun başlangıcıdır.
Osmanlı Devleti bu “Büyük Harbe” dahil olduğunda; küresel güçlerce görevler çoktan dağıtılmış, roller belirlenmişti. Güzel Akçaabat’ımız açısından bakıldığında sürecin iki önemli aktöründen biri olan Osmanlı Devleti var olma mücadelesi verirken; Rusya, tarihi ideallerine adım adım yaklaşmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda mücadele ettiği cepheler içinde, geleceğe yönelik en ağır ve önemli gelişmeler hiç kuşkusuz Kafkas Cephesi’nde meydana gelmiştir. 1916 yılı başından itibaren karadan Erzurum, hem kara hem de denizden Trabzon vilayetlerine yönelik başlatılan askeri harekat sonunda; 18 Nisan ’da Trabzon, 20 Nisan’da Akçaabat Rus işgali altına girmiştir.
Bu elim olayla, 1461’de Fatih Sultan Mehmet tarafından Rum Devleti’nin yıkılmasıyla Türklerin egemenliğine giren Trabzon, yüzlerce yıl aradan sonra işgale uğramış ve Rus Çarlığı’nın kontrolü altına girmişti. Tarihin hiçbir döneminde boyunduruk altına girmemiş Türk Milleti; tabi ki işgale karşı duracak, kendisine vurulmaya çalışan zinciri yüksek cesareti ve azmiyle kıracaktı.
Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Karadeniz Bölgesi’ni işgal etmeye çalışan Ruslara karşı Akçaabat’ta da etkili bir savunma yapılmıştır. Burada Ruslara karşı gösterilen savunma, nizami birliklerin Kafkas Cephesi’nde görev almaları nedeniyle, sivil ve gönüllü kuvvetlerce gerçekleştirilmiştir.
Rusların taarruzu devam ederken, Karadağ-Karaabdal-Beypınarı hattında ve ilçemizin sırt bölgelerinde oluşturulan savunma hatlarında insan üstü çaba gösteren kahraman Akçaabatlılar, ilçemizin tamamıyla işgale uğramasını 90 gün süreyle geciktirdiler.
İşte bu tarihlerde başlayan “muhacirlik”, bugün hala toplumsal hafızamızda bir travma olarak yerini korumaktadır. Dönmek hayali ile gitmek, yerini yurdunu terk etmek, hayatlarının en uzun iki yılını geçirmek zorunda kalan Akçaabatlılar, yol boyunca açlık ve salgın hastalıklarla mücadele etti, birçoğu yollarda öldü. Yaklaşık 20.000 Akçaabatlı, dünya gözüyle bu toprakları bir daha göremeden fani hayata gözlerini yumdu.
1917 yılı başlarında Rusya’da meydana gelen iç isyan, 1917 Ekim’inde Bolşeviklerin siyasal egemenliği kontrol etmesiyle yeni bir evreye girmiş, Doğu Karadeniz bölgesindeki Rus işgali sona ermiş, Ruslar bölgeden çekilmeye başlamışlar, ancak onlardan boşalan cepheler hızla Ermeni milislerin kontrolüne geçerek halka zulmedilmeye başlanmıştı.
Yaşanan hadiseler üzerine III. Ordu Komutanı Vehip Paşa, temizlik harekâtının başlatılmasına
karar vermiş,17 Şubat’ta Akçaabat ve 24 Şubat 1918’de, yaklaşık iki yıllık aradan sonra Trabzon,
yeniden Osmanlı Devleti’nin egemenliği altına alınmıştı.
Bundan tam 103 yıl önce; Akçaabat’ımızın kurtuluşuyla birlikte muhacirlikten dönmeye başlayan
Akçaabatlılar; açlık, yokluk ve sefalet içindeydi ama kendi memleketlerine dönmenin haklı
gururunu, onurunu yaşıyorlardı. Artık tüm zorluklar bu cennet vatan toprağında, birlik ve
beraberlikle aşılabilirdi.
Değerli Hemşerilerim
Ülkemizin etrafını dört bir koldan kuşatanlar, Milletimizin hak ve hukukunu ayaklar altına alma
küstahlığı gösterenler, Akçaabat’ta hiç ummadıkları ve daha önce şahit olmadıkları bir direnişle
karşılaşmışlar, tarihi emellerini ve heveslerini hayata geçiremeden, bu toprakları terk etmek zorunda
kalmışlardır.
Şanlı tarihimizden ve kahraman ecdadımızdan aldığımız ilhamla geleceğin “Büyük Türkiye’sini”
hep birlikte inşa edeceğimize inancımız tamdır.
Sevgili Gençler;
Dünün iftihar ettiğimiz bu milli gerçeklerini her zaman aklımızda ve davranışlarımızı yönlendiren
motivasyonun odağında tutmalıyız.
Bugün, küresel güçlerin kendine biçtiği rolü oynamak yerine, milli stratejilerini üreten, uygulayan,
bulunduğu coğrafyadaki problemlere hakkaniyete uygun çözümler üretmeye çalışan, kendi kaderini
tayin eden bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Millet olarak nereden gelip nereye gittiğimiz konusunda kafalardaki berraklık, kökeni geçmişe
dayanan sorunlar karşısındaki milli tutum, ‘geleceğin Türkiye’sine ben nasıl katkı sağlarım’ kaygısı
ve ecdadımızın hürmetle yâd edilmesi gençlerimizin başlıca sorumlulukları arasındadır. Bu şuur ve
sorumluluk içinde hareket ettiğimiz zaman "Lider Türkiye" hedefine ulaşmamız kolaylaşacaktır.
Bu hedefe varılacağına inanan, bu uğurda çalışan, gayret gösteren herkesi takdirle ve sevgiyle
kucaklıyorum.
Başta; Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder M. Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah
arkadaşları olmak üzere, şanlı tarihimizin ölümsüz sembolleri olan aziz şehitlerimizi, bir kez daha
rahmet, minnet ve şükran duygularıyla anıyorum.
Akçaabat’ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 103. Yıldönümü kutlu olsun…
Osman Nuri Ekim
Akçaabat Belediye Başkanı
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.