Oğuzhan SİVRİKAYA

Oğuzhan SİVRİKAYA

Kırık KALP

 

Kırık Kalpler Kaldırımı

*

Allah Ramazan'da herkese sabır versin

*

Zorlu koşullarda, ıslak gözlerde kendimizi kullanmak biraz riskli. Uzmanlar kalp kırmayın diyor. Biz ne yapıyoruz?

*

Neden böyleyim anlatacağım. Böyle bir yazı yazacağımı ben bile tahmin edemezdim! Ama planlıyordum. Yaya hakları konusunda, şimdi uzak bir ihtimal. Yaya olmak gerçekten zor! İsmini bilmediğimiz ülkelerde bile öncelik yaya(insan)ların! Anlatacağım, hepsini anlatacağım! Önce bir hikaye anlatacağım.

*

Zamanın birinde bir derviş varmış! Ruh ve beden terbiyesi ve dini öğrenmesi için yanına bir çocuk verirler. Derviş çocuğa ilk görev olarak bir testi emanet eder ve bu testiyle dervişe (hocasına) abdest almak için mahallenin çeşmesinden su almasını söyler. Çocuk her vakit öncesi testisine sıkı sıkıya sarılıp hocasına su götürüyor. Ama bir gün, çeşmeye su almaya giderken atlı bir adam atını çocuğun üstüne kırar. Çocuk korkar ve kaçmaya çalışırken düşer, testi kırılır. Çocuk testiyi kırmanın üzüntüsüyle kavrulurken, durumu hocasına anlatır.

Hocası:

- O adama içinden geçenleri söyledin mi?

Çocuk "Hayır" der.

Hoca "Çabuk git o adama içinden geçenleri söyle" der.

Çocuk gider, adamı bulur ama içinden geçenleri söyleyemeden geri döner. Hocasının onu bir sınava tabi tuttuğunu düşünür.

Hocası "Git" der. O adama söyle. Öyle düşündüğün gibi seni sınava tabi tutmuyorum der.

Çocuk gider ve adamı gördüğünde gözlerine inanamaz. Atı o adamı ayaklarının altında öldürmüştür. Çocuk hocasının yanına gider ve olayı anlatır.

Derviş gönül gözüyle görmüştür olayı. Ağızından şu cümleler dökülür.

"Bir testiye bir adam gitti."

*

O çocuk mu kim? Merak edenler için söylüyorum. Erzurumlu İbrahim Hakkı.

*

Hikayeyi neden anlattım asıl konumuza bağlayacağım da.

*

Bugün Kireçhane'de yolda yürüyordum. Çünkü olduğum mevkide kaldırım yoktu. Karşıdan köşe dibinden bir bayan geliyordu. Rahatsız olmasın diye yola biraz yakın yürüdüm. O sıra yol da boştu. Bayanın yürüdüğü yönden bir araba üstüme üstüme geliyordu onca boş yoldan. Arabayı üstüme kırdı! Ben de tanıdık düşüncesiyle gülümseyerek arabaya eğildim. Tanıdık değildi. Aracın içinde bir yaşlı amca, bir de benim yaşlarımda genç vardı. Araba hareket ederken, "genç" camdan vücudunu sarkıtarak, sert bir şekilde "Daha da yolun ortasından yürü" diye bağırdı. Suçluymuşum gibi ! Sustum. Yürüdüğüm yer eğer kaldırım olsaydı, kaldırım sınırları içinde olacaktım!

*

Şimdi bu olaya kızıp köşe yazısı yazılr mı? Hikayeyi anımsadım ve içimden geçenleri yazmak istedim. Hem hep aşktan ve sevgiden mi bahsedeceğiz. Saygının olmadığı yerde bu bahsedilir mi? Aşk yarası üzerine de hiç gitmedi di mi?

*

Kimin hakkı var haksızlığa? Suçlu kim? O mu ben mi yoksa kaldırımın olmayışı mı?
*

Bir demir parçası daha değerli. Değer kazanmak için taş kalpli (katı) mi olmak lazım?

*

Kaldırımların kaldıramadığı neydi?

*

Ramazan Ramazan neden kalp kırıyoruz?

*

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

*

Yunus Emre'nin bir şiiri. Finali de bu şiirin son kıtasıyla veda edeceğim.

*

Mevlana'nın bir sözü var. "Testinin içinde ne varsa dışarı o sızar.
Bugün benim testim kırıldı. Kırılan testi mi kalp mi?

*

Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka metaların satar
Yükü cevherdir tuz değil

*

Kaldırımlarda yürüyen, ne şekilde kalbi kırılmış olursa olsun, kırık kalplerinize armağan olsun.

Not: Bu yazı  başka bir sitede yayınlanmıştır ve arşiv olarak buraya eklenmiştir...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.