İsmail TOPAL
SEÇİM ŞİİRİ
O ÇELENGİ BEN GÖNDERDİM
Adalet ve Kalkınma Partisi Akçaabat İlçe Teşkilâtı'nın kapısına iki çelenk bırakıldı hafta başında.
Birinde parti kurucularından Cemal Ayvaz'ın ismi vardı.
Bir beyitin yer aldığı ikincisi çelenkte ise sadece “seçmen” yazıyordu.
İşte o seçmen benim.
Pir Sultan Abdal'ın “Ellerin taşı baha hiç değmez, dostun bir tek gülü yaralar beni” deyişindeki gibi dosta sitemimizi güllerle bildirelim istedik.
Dostluğunun derecesini de ölçecek bir testi de yapalım istedik aynı zamanda.
Bu nedenle kaleme aldığımız uzunca bir hicviyenin (tam metnini bu yazının devamında bulabilirsiniz) son beyitini çelenge yazdırıp tepkiyi bekledik.
Çok da tepki geldi.
Özellikle de beyitteki noktalı yerler için.
“Bu gülün daha önce yoktu dikeni / Şefik'e oy verirsem s.... beni.” mısraları yerel ve ulusal basında da yer buldu.
İbare küfür unsuru taşıyormuş. Hatta bazı televizyon kanalları noktalı yeri mozaikleyerek gizlemeye çalışmış.
Doğrusu hayret ettim. Evet, küfüre kaçan argo sözler toplumumuzda yaygın.
Ama böyle masum (!) bir mısrayı öylesine haince niye eleştirdiler anlayamadım.
Yani Şefik Türkmen'e oy vermek böylesine bir sonucu doğuracak kadar kötü bir davranış mı yoksa.
Halbuki ben, yaşanan olaylarda bana duyulan sevgi ve saygının azaldığını hissederek; dostlara bir seçme şansı bırakmıştım.
Ya “sevsinler beni” ya da “saysınlar beni” hatta “sarsınlar” beni seçeneklerini dostlar tercih etsin istedim.
Ama olmadı. Doğrusu onları kınıyorum.
Yoksa gerekçeler inandırıcı gelmedi mi.
O zaman “yesinler beni”.
BİR SEÇİM HİCVİYESİ
Seçimi aldık derken uzaktan geldi bir faks
İlçenin başkanına içirdik üç beş zanaks
Aday istifa etmiş; göndermiş de merkeze
Hedef Makam-ı Mahmut, yollar çıktı menfeze
Kim yaptı bilmem ama ikna edildi aday
İstanbul’dan gelince çekildi hemen halay
Kültür Park’ta kahvaltı; basına birkaç beyan
Kolkola girilerek yola çıkıldı yayan
Pazar yerinden girdik ulaştık Yaylacığa
Nerden bilebilirdik; girmişiz bataklığa
Adayımız olurken vaad etmişti Davos
Onursuzca çekildi; oluştu hemen kaos
Teşkilât panikledi, herkes zehir zemberek
Kafaları karışık; mümkün mü isim demek
Sinan ile Cevat’a karşı iken razıydık
Dik duran hiç çıkmadı; teşkilât da kıytırık
Yapılan toplantıda oy çıkmadı Halil’e
Herkes bir yöne çekti; yazı yazıldı İl’e
Temayüller yoklandı, başında bizim Balta
İlçenin teşkilâtı alındı hemen alta
Ölümü gösterince razı olduk sıtmaya
Kabul ettik düşmanı bizim safa katmaya
Anavatanlı başkan geçti hemen dümene
Rota Trabzon idi; şans gülmedi Türkmen’e
Trabzon olmayınca birdenbire sarardı
Arandı hemen Adnan; sıkışanlar arardı
Yapıldı ilk görüşme, pazarlığa başlandı
Onur- gurur gidince, gözler hemen yaşlandı
Bu hengame içinde bulamadı yönünü
Onurlu bir seçmen de söyledi son sözünü
Bu gülün daha önce yoktu hiçbir dikeni
Şefik’e oy verirsem hemen sevsinler beni
DOSTLAR VE DÜŞMANLAR
Ebu Müslim Horasani, ya da diğer adı ile, Abdurrahman b. Müslim (M. 719-755)'i tanır mısınız bilmem.
Bir serdar ve hâkim olup, Horasan'daki dini ve siyasi hareketin başına geçerek, Emevileri devirmiş ve Abbasileri tahta çıkarmış olan İsfahan'da doğmuş bir İranlı olan bu Horasan ereninin söylediği sözü ise mutlaka duymuşsunuzdur.
Bu muhterem zat, Emeviler'in yıkılmasını bakın nasıl dile getirmiş:
“Onlar zararlarından emin oldukları için; dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Dostlara duyurulur...
BİR AYETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Tefekkür bizim işimiz değil. Bu hengâmede mümkün değil zaten. Ama yine de o yüce mesajları içeren kapakları açtık ve okuduk. Tefekkür yok ama bir tebessüm var dudaklarımızda.
Bu tebessümün Şefik Türkmen’in AK Parti’ye geçmesiyle bir ilgisi yok tabii...
Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafûr ve Rahîm'dir. (33/Ahzab/5)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.