İsmail TOPAL
BAŞKAN VE KAÇAK KAT
BAŞKAN KAÇAK KATA GÖZ YUMDU...
Başkan, cumartesi günü oğlu Alper’i evlendirdi. Tek çocuğunun mürüvvetini görmenin heyecanı içerisindeydi. Genç çiftin Körfez Köfte Salonu’nun bahçesine girişlerinde gözüm üzerindeydi. Sevinçle karışık heyecanı her halinden belli oluyordu.
Nikâhını kıyarken de aynı heyecanına herkes şahit oldu.
Genç çift pastayı kesmeden önce adet gereği pastayı getiren garsonlara bahşiş verme seremonisi başladı. Tabiî baş rol damadın babasındaydı. Yani başkan Türkmen’de.
Türkmen, pastanın önüne geldi ve esprisini patlattı:
“Bu pasta 10 katlı. Ben ancak 8 kata kadar izin verdim. 2 kat kaçak çıkılmış. Bu yıkılmadan bahşiş vermem.”
Doğrusu güzel espriydi.
ÖLMEDEN ÖNCE DUT SİLKELEYİN...
Yaz aylarında bir tatil kaçamağı yapan ya da kafasını dinlemek için çekildiği uzlette hangi kitabı okuyacağını kara kara düşünenlere Akdoğan Özkan'ın İnkılâp Kitabevi tarafından geçen yıl yayımlanmış kitabı “Türkide'de Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey”i alıp okumasını tavsiye ediyorum.
223 sayfa olan ve 12 YTL'den satılan bu kitap, yaşı benim gibi 40'ın üze-rinde olanlar için bir nostalji haline gelen birçok şeyi barındırıyor.
Gazetemizin üçüncü sayfasında “dut silkeleme” haberi var. Akdoğan Özkan, yapılması gerekenler arasında “dut silkeleme”ye de yer vermiş.
Özetledim biraz. Bakın neler demiş o bölümde:
Kurulan hiçbir cümle yaşadığımız büyük şehirlerin ve vicdanlarımızın çarpıcı değişimini bu denli zengin anlatamaz: “Bir zamanlar buralar hep dutluktu!”
Evet, dutluktu, çünkü bir zamanlar bu kentte üzerinde dut ağaçlarının boy verdiği boş arsalar vardı. Bu kent o zamanlar üzerinde yaşayan insanlara karşı epey nankördü. Kendisine bereket ikram edene de, etmeyene de sergilerdi bu cömertliğini. (...)
(...) Bala yakın tadı olanlar en makbulüydü. İnsanlar silkelenen ağaçların başından ayrıldıktan sonra sıra kuşla-ra ve canlılar arası ilişkiler piramidindeki diğer türlere gelirdi. Doğa herkese karşı cömertti.
Karnelerimizi alıp uzun yaz tatiline girişimizin de simgesiydi bu ağaçlar. Bugün dut silkelediğimiz günleri hatırlamak için yaşımızın 40 olması bile yetiyor. Ancak altına çarşaf serip dallarını silkeleyerek birlikte bu bere-keti kucaklayabileceğimiz çok fazla dut ağacımız kalmadı. Zamanında oyun ya da top alanı olarak kullanılan ve dut silkeleme ritüellerimize tanıklık eden o arsalar yok artık bugün. Yerlerinde belki de ilk büyük depremde üzerindeki derme çatma tuğla/çimento yığınını silkeleyerek geri kusacak çürük çarık binalar var. Çünkü biz yaşamla ölümü takas etmeye karar vermişiz belki de. Bunu en iyi yaşantılayan coğrafyalardan biri de Yalova. Bir zamanlar gerçekten orası da dutluktu ve yaşamı paylaştığımız alanlardı. Bu arsalar çarpık bloklarla yer değiştirip, meyve ağaçlarının yer aldığı güzelim bahçeler talan edildikten bir süre sonra ölüm geldi ve hayatı silkeledi.
Eğer hayatınızda hiç dut silkelemediyseniz, en kısa zamanda bir keşfe çıkıp dut ağaçlarının bulunduğu bir iki arsa belirleyin. Ölmeden önce sevdiklerinizle birlikte dut silkeleme gezisine çıkın. Yanınızda bir örtü, bir tepsi, gözlerinizde de yitirdiğinizi sandığınız ilk yaz heyecanı...
Akçaabat’ın sanal ortamdaki rakipsiz haber portalı Akçaabat Haber bir yaşına girdi.
1 Temmuz 2007 tarihinde Akçaabat’ın genç ve yetenekli gazetecilerinden Derviş Altuntaş tarafından www. akcaabathaber.com adresiyle yayın hayatına başlayan site, yayıncılık ilkeleriyle kısa sürede benzerleri arasından sıyrılmayı ve bir yaşında “1 Numara” olmayı başardı.
18 yıl önce Akçaabatlı’nın “gözü, kulağı ve sesi” olma sloganıyla çıktığımız yolda ilkelerimizin yanı sıra habercilik anlayışımızın da örtüştüğü bir yayın organını sanal ortamda bulmak taa ilk günden bizi de sevindirmişti.
Bu nedenle “kardeş” yayın organı sıfatıyla bilgi birikimimiz, haberlerimiz ve tecrübemizin paylaşılması için yapılan isteğe hemen “evet” dedik.
Karınca kararınca çorbada bizim de tuzumuzun olmasından ötürü mutlu olacağımızı ifade ederek Derviş kardeşimize elimizden gelen tüm katkıyı sağladık.
Geçen süre zarfında bu kararımızdan bir an bile pişmanlık duymadık. Hatta bu birliktelikten yeni bir mesleki heyecan, günlük haber takibinin getirdiği heyecan ve daha geniş haber ağına kavuşmak gibi katkılarımızın olmasıyla kâra bile geçtik.
Yaş günleri, hele de ilk yaş günlerinin heyecanı ve mutluluğu bir başkadır. İki kızımın pastalarındaki kat sayısının her yıl artmasında yaşadığım mutluluk ve heyecanı, gazetemizin yıl dönümü sayılarında da hep yaşamışımdır.
Şimdi de aynı heyecanı yaşıyorum. Ama Derviş’e de gıpta etmemek elde değil. Çünkü o “baba”lığın heyecanı bir başka oluyor.
Ortak Akıl
Memur-Sen, Hak-İş ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı başta olmak üzere 299 sivil toplum örgütünün oluşturduğu “Yeni Anayasa ve Demok-rasi Platformu” ülkemizin daha katılımcı, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya sahip olması için ve ülke yönetiminde oluşturulmaya çalışılan “ege-menlikte meşruiyet krizini” aşma yo-lunda “Ortak Akıl Hareketi Kampanyası”nı uygulamaya koydu.
Özünü “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” prensibini zedelemeden toplumsal hayatın her alanına hâkim kılmanın oluşturduğu proje kapsamında, Türkiye’nin 7 farklı bölgesindeki merkezi illerde mitingler gerçekleştirilmeye başlandı.
Platformun organize ettiği mitinglerin ilki “Aydınlık Yarınlar İçin Demokrasi ve Milli Egemenlik” adıyla 28 Haziran 2008 tarihinde Malatya da yapıldı. İkincisi ise 5 Temmuz Cumartesi günü Samsun Cumhuriyet Meydanı'nda yapılacak.
Memur-Sen’in Trabzon yönetici kadrosunda da yer alan Eğitim Bir-Sen Akçaabat Temsilcisi Kemal Kocaman, sendika olarak Samsun’da yapılacak olan mitinge katılacaklarını söyledi. Kocaman, yapılacak mitingde seslerini etkili bir şekilde duyurmak için tüm sendika üyelerinin mitinge katılmasını arzu ettiğini de dile getirdi. Kocaman, mitinge katılacaklar için Trabzon’dan otobüs kaldıracaklarını da söyledi.
Biz de Kocaman’ın çağrısını tüm “ortak akıl” oluşturmak isteyenlere iletelim dedik.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.