Berkant PARLAK
Uyarı gerekli miydi?
Son günlerde Türkiye’nin âdeta bir cehennemi yaşadığı, herkesin mâlûmudur.
Bu cehennem ateşlerinden Trabzon da payını aldı.
Bu ateşin mâhiyetine ve ülke üzerindeki olumsuz etkilerine değinmeyeceğim, çünkü o işi yetkililer çözüyor (!). Teröre karşı mücâdele var gücüyle sürüyor (!)
Son bir hafta içerisinde bir ateş Akçaabat’a, bir ateş de Araklı’ya düştü. İnsanların canlarını yaktı bu ateşler. Daha çok da şehitlerin ailelerini tabiî ki de…
Afyon’daki patlamada şehit olan 25 askerden biri olan Akçaabatlı Onur Fikret Dülger’in de naaşı Akçaabat’a geldiğinde, ilçe sel olup oraya aktı. Biz de oradaydık. Cemaatin önünde cenaze namazını kıldıracak olan hoca birkaç kelâm etti. Ben aslında dinlediğimde çok şaşırdım ve emin olamadım.
‘Acabâ mı’ diye düşünürken, konuyu köşelerine taşıyan iki isme rastladım internette. Biri Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nin eski başkanlarından Murat Taşkın, bir diğeri de Murat Suiçmez beyfendiler. Cenâze Namazı’nı kıldıracak olan hoca, cenâzede ‘tekbir getirmeyin’ uyarısında bulundu. Birkaç daha uyarı yaptı ama, dikkâtimi çeken nokta burasıydı. ‘Mekrûhtur’ uyarısında da bulundu. Benim dikkâtimi çektiği gibi, başkalarının da dikkâtini çekmiş ve şöyle kayda geçmiş konu:
61haber.com adlı internet sitesinde rastladığım Murat Taşkın’ın yazısında konuyla ilişkin şu ifâdeler yer alıyor,
“Tarih: 16 Eylül 2012 Pazar…
Yer: Trabzon Akçaabat Ak Camii
Sebep: Afyon’daki patlamada şehit olan Onur Fikret Dülger’in cenaze töreni..
Cemaat namaza durmadan önce hoca uyarıyor!.. –“Dinimiz cenazenin arkasından Tekbir getirilmesine, alkış tutulmasına, slogan atılmasına, ıslık çalınmasına asla müsaade etmez ve bunu mekruh sayar.”
Biri hariç hepsini anladık… Ama, “Tekbir getirilmesine müsaade edilmemesini!..”
Eliyle durgun, diliyle suskun, ılık havayı seven, yumuşak bir toplum yaratmak adına iş nereye kadar vardırıldı, görüyor musunuz?”
Medyatrabzon.com adlı internet sitesinde köşe yazarlığı yapan Hasan Suiçmez ise yine bu konuyu köşesinde şöyle değerlendirdi, “Sonunda camiden hocanın anonsuyla ikindi namazı kılındı ve hoca efendi son duasını yapmak ve helallik almak için konuşmaya başladı. Bu elim olayla ilgili mutat konuşmasının ardından hepimizi ürperten birde anons yaptı hocamız! Efendim dedi sakın cenazenin arkasından slogan atmayın, alkışta bulunmayın! Bunlar doğru açıklamalardı.
Şehidimize saygımızın da bir gereğiydi. Gerçi bu olay bir kazaydı. Tabiki slogan atılması doğru olmazdı. Ama PKK katileri tarafından şehit edilen bir evladımızın arkasından “kahrolsun PKK” sloganını atmanın İslam’ın hangi hükmüne aykırı olduğunu ben bulup öğrenemedim, merakım ise devam ediyor.
Ardından hocamız bir şey daha söyledi ki bu söylediğini kabul etmek mümkün değildir. Bir dizi din adamına da danıştıktan sonra anladım ki, hata yapma lüksü olmayan insanlar bile büyük hatalar yapabiliyorlar. Hocamızın açıklamasını bir kaza sayıyorum.
Devamında hocamız dedi ki; cenazenin arkasından “tekbir” getirilmez! İnanamadım, yanımdakilere döndüm onlarda hayretimi anlayıp bu ifadeyi doğru bulmadıklarını gösteren hareketlerde bulundular. Ben din adamı değilim. Kimseyi de suçlamak ne haddimdir nede bir Müslüman olarak hakkımdır. Ama şunu çok iyi biliyorum ki; cenazenin ardından tekbir getirmek İslam’a aykırı bir davranış olarak değerlendirilemez.
Hocamız muhtemel kontrolsüzlükleri önlemek için böyle bir fetvada bulunduysa bu yanlıştır. Kimsenin öyle bir tavrı olmadı, olmazdı da. Yok, böyle bir şey söylenmedi deniyorsa basınımız bu konuşmaların bütününü kayda almıştır, oradan rahatlıkla bakılabilir. Kimse bu yanlışı örtbas etmek için; şuna dil uzatıyorsun, buna dokunamazsın diyemez, çünkü hepimiz sorumlu insanlarız, yanlışlarımızı medeni insanlar gibi fitnesiz ve iftirasız konuşabilmeliyiz.”
Ben daha önce hiçbir şehit cenâzesinde böyle bir uyarıya şâhit olmadım. Ancak benim gibi birçok kişinin buna şaşırdığı daha sonradan öğrendim. Hocamızın amacını bilmiyorum ancak, bence böyle bir uyarıya hiç gerek yoktu.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.