Berkant PARLAK
Yazıklar olsun!
Dünyanın vazgeçilmez nimetlerinden biri de ağaçlardır. Her insanın, yaşamı boyunca her noktasından yararlandığı ağaçsız bir dünya düşünmek mümkün değildir. Bir insan kökünden, yaprağından, odunundan, çiçeğinden, dalından, gölgesinden, güzelliğinden, kokusundan, oksijeninden ve birçok yönünden yararlandığı ağaçlara dinimiz İslamiyet de çok önem vermiştir.
İnsanların (!) bir kısmının kesip yok ettiği ağaçlarla ilgili yüce kitabımızKur'an-ı Kerim'de bakın yaradan neler diyor?
"Yukarıdan size su indiren odur Ondan içersiniz; koyunlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla biter" (en-Nahl, 16/10)
"Allah onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir Düşünen kimseler için bunda ders vardır" (en-Nahl, 16/11)
"Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden şerbet, şıra ve güzel rızık elde edersiniz Düşünen bir kavim için bunda ibret vardır" (en-Nahl, 16/67)
"Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği, güzel güzel bahçeler meydana getiren mi?" (en-Neml, 27/60)
Ayrıca Cenâb-ı Hak; "İncir ve zeytine and olsun", (et-Tin,95/1) buyurarak ağaca yemin etmek suretiyle onun değerini göstermiştir
Hz Peygamber'den de ağaç ve ağaç dikmekle ilgili pek çok hadîs-i şerif rivâyet edilmiştir Bu hadisler dikkatle incelendiğinde Rasûlullah'ın müslümanları ağaç dikmeye teşvik ettiği, Cenâb-ı Hakk'ın bir nimeti olan ağacın insanlara hattâ hayvanlara pek çok faydasının bulunduğu anlatılmaktadır Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Hiç bir müslüman yoktur ki, o, ağaç diksin yahut ekin eksin ve mahsûlünden insan, kuş, kurt yesin de kendisi bundan istifade etmiş olmasın Elbette o müslüman da diktiğiyle, ektiğiyle sevap alır " (Tecrid-i Sarih Trc VII, 121) Bu hadis pek çok sahâbî tarafından değişik yol ve metinle rivâyet edilmiştir Bu durum, hem Rasûlullah'ın hem de ashabın ziraata ve ağaç dikmeye ne kadar önem verdiklerini göstermektedir Hz Peygamber'in ağaç dikmekle ilgili aşağıya aldığımız tavsiyeleri de bu durumu göstermektedir
Cenâb-ı Hak "Ağaç diken herkese ve diktiği ağaçtan çıkan meyve kadar mükâfat ve sevap takdir ve ihsan eder " (Tecrid-i Sarih Trc/VII, 122)
Yine devletimizin kurucusu, milletimizin lideri Ulu Önder Atatürk de bir gün, İsmet İnönü'yle Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: "Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun."
Türkler İslamiyet dininden de önce dine büyük önem verirlerdi. Özellikle Şamanizm'in etkisiyle doğaya büyük saygı duyan Türk Milleti, doğanın insan yaşamına gerekliliğine her zaman inanmıştır.
Tabi bunlardan neden bahsettik?
Geçtiğimiz akşam, dışarıdan telefonla AkçaabatHaber'e girdim. Gördüğüm haberle çok şaşırdım, üzüldüm ve sinirlendim. Akçaabat'ın sahil alanında bir(iler)i belediyenin insanların görsel zevkine hitap etsin diye diktiği ve koruduğu Palmiye ağaçlarından biri ateşe verilmiş...
'Yazıklar olsun!' dedim, bunu yapanlar ne aşağılık insanlar (!)
Doğayı bozmak, tahrip etmekte insanlardan daha ileri bir canlı yok bu Acun (dünya) üzerinde, bu doğru. Ancak bunu yeşilin sevda olduğu Trabzon'da görmek insanı bir hayli üzüyor.
Tabi kimi yaptığı belli değil. Emniyetin bu konuda soruşturma yapıp, yapmadığını yazıyı yazdığım dakikalar itibariyle bilmiyorum, inşallah yarın öğreneceğim.
Bir insanın sahildeki palmiye ağacını neden ateşe verebileceğini mantık çerçeveme sığdıramasam da o şahısların emniyet güçleri tarafından bulunması taraftarıyım. Akçaabat'tan, Trabzon'dan, Karadeniz'den, Türkiye'den ziyade tüm insanlığın; tüm insanlıktan da ziyade tüm canlıların, onlardan da öte yaradanın olan bu ağaçlara saldırmak da hangi aklın ürünü?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.