Çoğu zaman siyasiler tarafından olmak üzere, bu cümle sık sık kullanılıyor, yazılıp çiziliyor, ancak değişen çok bir şey olmuyor.
Peki, değişince her şeyi değiştirecek, her şeyi düzgün hale getirecek bir şey ne olabilir? İktidarlar mı? Yöneticiler mi? Bu değişimlerin her zaman çok etkili olmadığını yaşayarak gördük. Belki sistem denebilir. Sistemde tek başına arzu edileni veremeyebiliyor.
Daha esaslı bir kavram olmalı. Bunu ZİHNİYYET olarak ifade ediyoruz. Yani toplumların anlayış, düşünüş biçimi.
Kalkınmanın temeli bir zihniyet değişimine dayanıyor. Bilime inanan, araştıran, soruşturan, irdeleyen; doğru olanı, iyi olanı, toplum yararına olanı yapmaya çalışan düzgün, disiplinli, ahlaklı iyi insanı yetiştirebilmeliyiz. Doğal olarak, bu iş eğitimle olabilecektir. Anne eğitiminden başlayarak okullarda ve hayatın her safhasında bu yönde yoğun bir eğitim düzeninin oluşturulması gerekir.
Bugünlerde, Güney Doğu’da on ilimizi kapsayan bir alanda yaşanan, büyük can ve mal kaybına sebep olan deprem afeti nedeniyle hepimiz haklı olarak birilerini suçluyoruz. Gerçekte burada birçok insanın, kurum ve kuruluşun suçu vardır. Suçlular mutlaka cezalarını bulmalıdır.
Cezai önlemlerin yanında, insanımızın vicdan ve sorumluluk duygularını geliştirecek yoğun eğitim programlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bina inşaatlarının yer seçimi ve projesinden itibaren her kademesinde büyük bir titizlik gösterilmelidir. Bilim ve teknolojiye aykırı hiçbir hususa göz yumulmamalıdır. Bir şey olmaz denmemelidir. İnsan hayatının söz konusu olduğu yerde hiçbir şey ihmal edilemez. Gelişmişlikte örnek gösterilen ülkelerde kanuna, nizama, kurallara uymamak gibi bir düşünce insanların aklından bile geçmez. Kurulu sistemleri de buna izin vermez.
Bu açıklamalardan anlaşılabileceği gibi yazının başlığında değişecek denen şey ZİHNİYETTİR, kafa yapısıdır, anlayıştır. O değişince her şey değişir yanlışlar olmaz, iyi şeyler olur.
Esasen kalkınma bir zihniyet değişiminden ibarettir. Paradan, puldan önce buna ihtiyaç vardır.