İnce bir sızı kaplıyor ruhumu. Tüm imkânsızlıklar imkâna dönüşmesi gerekirken dönüşmüyor. Soruyorum şeyhime bu yol nereye gidiyor?
*
İçimde kimse var mı?
Kendi kendime konuşuyorum bu bilgi karmaşasında, imge çöplüğünde!
*
Herkes her şeyi biliyor, bana bir şey kalmıyor. İnce sızı daha da çok kaplıyor bedenimi.
*
Kendimle olan hesabı kapatmalıyım. Ama nasıl? Hesabı kapatmak diye başlık atsam; giriş, gelişme nasıl olur? Sonuç mu? Bitişler yeni başlangıçlara gebe.
*
Eda ÖZÜLKÜ’nün güzel bir şarkısı vardır, “İnce Sızım” diye. Beklide fani bu dünyanın dertlerini yüklüyor bedenime.
"Bir bahardım şimdi ayaz
Feryadımı duy biraz
İhtimalim umudum az
Bilirim dönmez zor biraz
Ne verdiysem yanlış aldın
Kabullendim alttan aldım
Uslanmadım sırılsıklam
Ben hep sana hayran kaldım
İnce sızım
Kalp hırsızım
Beni benden aldın imkansızım
Ağlasam inlesem ne fayda
Nasıl olsa ben hep haksızım
İnce sızım çok yalnızım
Beni benden aldın imkan’sızım
Ne yapsam ne etsem ne fayda
Nasıl olsa ben hep haksızım"
*
Haksızlığıma bir yenisi eklemeden yazıyı bir alıntı ile bitirmek istiyorum. İçimde ne varsa boşaltmak uğruna. Mustafa KUTLU hikâyesi olan ve sinemaya Osman SINAV tarafından uyarlanan “Uzun Hikâye” adlı eserden* ;
-Namaz mı kıldın he? Yoksa herkesi aldattığın gibi Allah’ı da aldattığını mı sanıyorsun?
-İndir şunu!
-Kuranda Nun Suresi** vardır. Der ki: “Kalem tutanların yazdıklarına and olsun ki sen yüce bir ahlâk üzeresin, şüphesiz onlar bunu görecekler. Görmek istiyorsan aç sen de oku. Hani silah dedin ya? Bak bu kalem! Yazan bir elle buluştuğunda şu dünyadaki en büyük silahtır! Hele kalem kelamın dik duran hali olduğundan daha da çok acıtır! (Kalemi boğazına batırır.) Acıdı di mi? Ben şimdi gidiyorum. Ve hep senin gibiler boğazında olacağım. Ve her kötülük yaptığınızda bu kalemi daha da derine saplayacağım.
*
Yüreğimin derinliğine sapladığım bir yazının sonuna geldik. Hadi kapatın sayfayı, beni ince’sızımla baş başa bırakın. İmkân’sızım olan ne mi? Tüm söylemek isteyip de söyleyemediklerim.
*Filmdeki replikten alıntıdır…
**Kalem Süresi olarak da bilinir…