"bAŞKası”

Oğuzhan SİVRİKAYA

 

"Gerçeği karmaşık yapan ne?" diye sordu "duygu" insanı.

"Yalanında bir gerçek olması" dedim.

Sustuk...

"Çok hata yaptım. Daha doğrusunu bulamadım." dedi.

"Henüz yeterince hata yapmamış demeksin." dedim.

Yine sustuk.

"Hamuş" dedim.

"Ne o?" dedi.

"Dinle" diyerek başladım anlatmaya. "Hamuş" derdi Mevlana kendine. Yani "Suskun". Ama en büyük eserine "Dinle" diye başlar. Zıttındadır her şeyin gerçeği...

Saygıdeğer okuyucular lütfen "dinle"yin.

Neden tablonun arkasına bakmadık? Bela'dan kaçan insan olduk? Bela'dan kaçarken neden bela olduk? Para verdiğiniz bir dilencinin yüzüne neden bakmayız? Aslında dilinciye para ver(e)mez olduk. Güvenmez olduk.Şüphe beynimizi kemirirken, neden yazdıklarımı yok sayıyorsunuz?

Aşk ispat istemez. Bilirim. Geçen haftadaki yazıda ıspata kalkar gibi bir halim vardı. Öyle değildi.

Aşk bir değişimdi. Bunu anlatmıştım fikrimce. Anlatamadım.

Sahi siz değişimin neresindesiniz?

İşte tam burda

Okuduklarınıza inanmayacaksınız.

İnanmadığınız şeyleri neden merak edersiniz?

Zamanın birinde başlayan tümcelere inanmıyorum. Çünkü hep bitiyor! Hep kendimizi kandırmıyor muyuz, "en iyi başlangıç 'son' diye? Bu bitenlerin uydurması... Palavra! Ne zaman inandık biz bu masallara. Şimdi DÜŞünelim. Neyi mi? Hiçbirşeyi... Bize DÜŞünme fırsatı vermediler!

Geçen hafta inadımı kırıp, uzun zaman önce aldığım, Elif ŞAFAK'ın AŞK romanını okudum. Hele şükür bitti. Mesnevi'yi okuduğum için, tanıdık cümlelere tanıklık ettim. Başka bir roman beklerdim. DÜŞ kırıklığı... O nedenle bu yazının adı "bAŞKası". AŞK'tan başka bir şey beklemek... Aşk başkalaşımdı, Değişimdi. Başkasını severken başkası, başka, Bakış açımızı "bAŞKası" adıyla başkalaştım. Sahi aşk başka mıydı hayatınızda?

Tıptan rica ediyorum. Aşklardaki kan uyuşmazlığını engellesinler. Başkası olmamak için. Tıka basa bAŞKası doluyken...

Bu hafta AŞK oldu konumuz birden... Ne buluyordum bu AŞk'ta. Hay aksi! İnsan eksikliği duyduyu şeyi mi arar? Her şeyde sevdiğimizi ararız. Bu yazıda seni arıyorum, ceplerimde biriktirdiğim düş kırıntılarıyla. Benim payıma DÜŞen, DÜŞ kurmaksa, Bunu DÜŞmekle ödüyorum.

Güvenimizi güve mi yedi? Naftalin kokan aşklarda güven vardı. O aşka ne oldu? Zaman mı değişti biz mi? Anlamadık. Olan oldu. Olmayacak insanlarla olmak istersen olmayacağı olur. Emin ol, olmamaklar olmaktan yoruldu.

Ne istediysem bu hayattan "kendinden" uzak tuttu beni. YETERRRRRRRR! diye haykırışlarım vardı içimde gözyaşıyla susan. Siz onuda görmediniz. Şimdi bir çocuk edasıyla diyorum ki... Zaten "dinle"mediniz beni.

Uzun zamandır fal baktırdınız mı?

Baktırmayınız...

Çünkü bugün ki falınızda BEN çıktım.

 

Not: Bu yazı  başka bir sitede yayınlanmıştır ve arşiv olarak buraya eklenmiştir...