Yaklaşık 25 çeşidi olan ve ana vatanı Habeşistan olan kahvenin bazen sadece kokusunu bile almak yetiyor.O kadar çok benimsemişiz ki kahveyi diğer kahve çeşitlerine göre çok farklı tad, koku, köpük ve pişirilme yöntemine sahip '' Türk Kahvesi '' adını vermişiz. Sadece içecek olarak kullanmayıp misafir ağırlamaktan başlayıp kız isteme, fal bakma ve kahvehane kültürüne kadar yaşamımızın her alanına dahil ettik kahveyi.
Bazen sadece keyif almak için içtiğimiz kahveyi '' İyi ki yaşamımızın her alanına dahil ettik ''.
Neden mi ? Çünkü KAHVE;
Metabolizmayı Hızlandırarak Kilo Kaybını Pozitif Yönde Etkiler: Bir fincan kahvede yaklaşık 80- 110 mg kafein bulunmaktadır. 3 fincan kahve içildiğinde yani ortalama 200-300 mg kafein alındığında metabolizma hızı %2-12 oranında artmaktadır. Sonuç olarak kahve enerji harcamasını ve lipozisi arttırarak yağ depolarını boşaltmakta ve kilo kaybını olumlu yönde etkilemektedir. Yirmi dört hafta boyunca kahvenin bileşimindeki kafeinin fazla kilolu ve normal kilolu gruplarda kilo vermeye etkileri
üzerinde birtakım çalışmalarda, kafeinin fazla kilolu kişilerde önemli ölçüde bir kilo kaybına neden olmadığı; fakat normal kilodaki kişilerde önemli ölçüde ağırlık kaybına neden olabileceği saptanmıştır. Çünkü normal kilolu kişilerde fazla kilolu kişilere göre daha büyük termogenez, lipoliz, yağ oksidasyonu, ve insülin sekresyonunun saptandığı gösterilmiştir.
Konsantrasyonu Arttırır: Sınav zamanları,ders çalışırken kahve bir numaralı kurtarıcıdır. Ders çalışmayı daha zevkli hale getirir, fiziksel ve bilişsel fonksiyonları arttırır ve dikkat toplamayı kolaylaştırır. Tam bir uyarıcı niteliktedir. Uyarıcı özelliği kafeinden kaynaklanmaktadır. Tat verici sebebiyle, çok sayıda yiyecek ve içeceğe ilave edilen kafein, dünyada yaygın olarak tüketilmektedir. Besinlerin kafein içerikleri tüketilen besinin türüne, miktarına ve hazırlama yöntemine bağlı olarak değişir. Yani bir fincan kahvedeki kafein oranı; kahvenin cinsine ve hazırlama yöntemine göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin; filtre kahvenin kafein içeriği 0.7-1.1 mg / ml iken, espressonun 0.6-3.3 mg / ml, insistant kahvenin 0.2-0.6 mg / ml’ dir.
Çok Güçlü Bir Antioksidan Kaynağıdır: Kahvenin yapısında bulunan klorojenik asit, kafeik asit ve hidroksihidrokinon gibi bazı diğer bileşenler sağlıkta kilit rol oynamaktadırlar. Bu bileşenler güçlü antioksidanlardır ve vücudu serbest radikallerin tehlikeli etkilerinden korurlar. Kanserden Korur: Önceden yapılan çalışmalarda kanser ve kahve tüketimi arasında çelişkili sonuçlar bulunsa bile, son zamanlarda yapılan çalışmalarda uzun süre günde 3 kupa kahve içmenin normal ve sirozlu kişilerde özellikle karaciğer kanserinden korunmada % 44-45 oranında etkili olduğunu göstermiştir. Yani özellikle gençlikten itibaren günde 3 kupa kahve tüketimi; alkol, yağlı karaciğer, obeziteye bağlı sirozun neden olduğu kanserekarşı koruyucudur. Ayrıca kahvenin meme kanserine karşı da koruyucu bir etkisi bulunmaktadır.
Parkinson Hastalığını Önler: Kahve/ kafein ve çay tüketimi Parkinson hastalığı riskini düşüren diyet bileşenlerindendir. Kahve tüketiminin, içerdiği önemli potansiyel antioksidanlar sayesinde, Parkinson hastalığına karşı psikolojik mekanizmada yararları bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kahve tüketmenin parkinson hastalarının hareketlerini kontrol etmelerinde farklılık yaratarak onlara yardımcı olduğu ispatlanmıştır.
Karaciğer Yağlanmasına Karşı Birebirdir: Karaciğerdeki fazla yağ, insan vücudu için hayati önem taşıyan bazı enzimlerin üretilmesini ve gerekli dağılımların yapılmasını engeller. Oysa yağlanma sorununu bazı önlemler alarak çözmek mümkündür. Kilo vermek bu önlemlerin başında gelmektedir. Ayrıca son zamanlarda yapılan birçok çalışma günde 1 fincan kahve içmenin karaciğer yağlanmasını önlediğini göstermiştir. Diyabet Oluşma Riskini Azaltır: Kahve tüketimi ile diyabet görülme sıklığı ters ilişkilidir. Bu ilişki kahvenin bileşimindeki antioksidanlar ve insülin duyarlılığını arttıran hareketli bileşenleri (kafein vb.) sayesindedir. Yani kafein tüketimi, diyabetin derecesinin azalmasını sağlayan depo glukoz seviyesinin düşmesine öncülük etmektedir. Klorojenikasit; kahvede bol miktarda bulunan, kana serbest glukozun girişini engelleyen ve kilo korunmasında yardımcı olan antioksidan özellikte bir bileşiktir.
Depresyonu Önler: Depresyon günümüzde en sık olarak görülen hastalıklardan biridir. Yapılan çalışmalar günde 4 kupa kahve içenlerin hiç içmeyenlere oranla % 10 daha az depresyona yakalandığını kanıtlamıştır. Bu durum kahvenin depresyona karşı koruyucu olduğunun bir göstergesidir. Araştırmacılar, kahvenin mutluluk vermesinin nedenini içindeki güvenilir antioksidanlara bağlamaktadırlar. Kahvenin hafif bir antidepresan etki yaparak, seratonin ve dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olduğu üzerinde düşünülen bir diğer ihtimaldir.
• Gereğinden fazla kahve tüketmemeye özenle dikkat edilmelidir. Çünkü aşırı miktarda kahve tüketimi istenilmeyen sonuçlara yol açmaktadır.
Fazla Miktarda Kahve Tüketiminin Neden Olduğu Olumsuz Sonuçlar:
Osteoporoz: Fazla miktarda kahve tüketilmesi sonucu vücuda alınan yüksek seviyedeki kafeinin idrarla atılan Na (sodyum) ve Ca (kalsiyum) miktarını arttırdığı ve Ca emilimini olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. Bu nedenle kafein, osteoporoz oluşumunda primer bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bu kaybı dengeleyebilmek için aşırı kahve tüketen kişiler, kalsiyum yönünden besinleri bol miktarda tüketmeye dikkat etmelidirler.
Kalp - Damar Hastalıkları: Kafein kan basıncında ani yükselmelere neden olarak bazı hassas kişilerde kan aritmisini arttırır. Buna bağlı olarak kalp çarpıntısı ve taşikardi gibi hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.
İnfertilite: Yapılan birçok araştırmada, günde 300 mg' dan fazla kafein tüketiminin gebe kalmayı geciktirdiği bulunmuştur. Günde üç fincan ya da daha fazla kahve içmek kadının doğurganlık oranını azaltabilmektedir. Çünkü aşırı miktarda kafein yumurtlamayı olumsuz yönde etkilemektedir. Düşük ve Prematüre Doğum Riski: Kahvenin bileşenlerinden kafeinin tüketimi ile düşük riski ve prematüre doğumlar arasındaki ilişki yıllardır en çok merak edilen konulardan biridir. Yapılan çalışmalarda, yüksek miktarda (>500 mg) kafein tüketen gebe kadınlarda spontan düşüklerin gerçekleştiği gözlenmiştir. Başka bir çalışmada ise kafein tüketimi ile gebeliğin 20. Haftasından önceki düşük riski incelendiğinde; hiç kafein tüketmeyenlerde düşük riskinin % 12, < 200 mg/gün kafein tüketenlerde düşük riskinin % 15 ve > 200 mg/gün kafein tüketenlerde ise düşük riskinin % 25 olduğu ispatlanmıştır. Bu etkinin sebebi; kafeinin fetüse çok kolay ulaşabilmesine rağmen gebe kadının vücudundan çok zor uzaklaştırılabilmesi, uzun ve çok zor metabolize edilebilmesidir. Çünkü anne karnındaki fetüsün karaciğeri henüz kafeini metabolize edebilecek kadar gelişmemiştir.
Sıvı Kaybı: Aşırı miktarda kafein tüketimi vücuttan sıvı kaybına yol açmakta ve vücudun sıvı gereksinimi artmaktadır.
Uyku Düzensizliği: Fazla miktarda kafein tüketimi uyarıcı etkisi nedeniyle uyku süresi ve kalitesini düşürebilmektedir.
Duygu Durumu: Huzursuzluk, gerginlik ve asabiyete neden olabilmektedir.
Peki Ne Kadar Kahve Tüketmeliyiz?
Kahvenin bu yararlı etkilerinden maksimum düzeyde yararlanabilmemiz için tüketim miktarına dikkat etmemiz gerekmektedir. Çünkü gereğinden fazla kahve tüketimi olumsuz etkilere yol açmaktadır. Günde 2- 3 kupa kahve tüketimi kahvenin sağlık üzerine olumlu etkilerinden yararlanmak için idealdir. Özellikle yaşlı bireylerin günlük kahve tüketimleri 1-2 fincan ile sınırlandırılmalı; orta yaştaki bireyler yaşlılıktaki Parkinson ve Alzheimer hastalıklarının önlenmesi için günde 1 fincan kahve tüketmelidirler. Kafeinin aşırı tüketimi gebelerde spontan düşüklere neden olduğu için, günlük kahve tüketimi 1-2 fincan ile sınırlandırılmalıdır. Gebelik dönemindeki kadınlarda kansızlık önemli bir sorundur. Bu nedenler gebe kadınlar kahveyi yemekle birlikte içmemeli, yemekten bir saat sonra içmelidirler. Çünkü yemekten bir saat sonra tüketilen kahve demir emilimini etkilememektedir.
Ayrıca uyku düzeni ve kalitesinin bozulmaması için kahve tüketiminin saat 18.00' dan sonraya bırakılmaması gerekmektedir.