Diyalogumuzda kopma yok
Akçaabatlı gazetecilerden Yılmaz Topal siyasete iyice ısındı.
Daha önce AK Parti İl Teşkilatı’nda basın danışmanı olarak da görev yapan Topal, bu hafta itibariyle AK Parti Akçaabat İlçe Teşkilatı’nın İlçe Sekreteri oldu.
Topal, aynı zamanda teşkilatta yönetim kurulu üyesi olarak da görev yapıyor.
Akçaabat’a basın yoluyla hizmet vermiş isimlerden biri de İsmet Yılmaz.
Akça Radyo ve Televizyonu’nun sahibi olarak hizmet verdiği camiamızdan, Akçaabatlı’nın gereken hiçbir desteği sağlamaması yüzünden, şu an ismi Kanal Mavi olan şirketini satarak basın piyasasından çekilmişti.
Ancak, kişiliği Akçaabat’a küsmeye müsait olmayan İsmet Yılmaz, hafta sonunda yapılan Akçaabat Sebatspor’un genel kurulunda yönetim kuruluna seçildi.
Daha önce asbaşkan olarak görev yaptığı kulüpte basın sözcüsü olarak hizmet verecek.
Yani her iki arkadaşımızla da aktif diyalogumuz olacak.
Her ikisine de başarılar diliyoruz.
Anayasa Mahkemesi ihtar mı verir
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın 14 Mart'ta AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne açtığı dava 30 Temmuz Çarşamba günü sonuçlandı.
11 üyesi bulunan mahkemenin 6 üyesi AK Parti'nin kapatılmasından, 4 üye hazine yardımının kesilmesinden, 1 üye de davanın reddinden yana oy kullandı.
Karara göre AK Parti'nin aldığı hazine yardımının yarısı kesilecek.
Açıklanan karar birçok kişinin olduğu gibi benim de beklentim doğrultusundaydı.
Ancak, açıklanan kararlarla ilgili yapılan yorumlar, yorum yapan kişilerin düzeyleri açısından baktığımda doğrusu beklentilerimle örtüşmüyor.
Kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, “Anayasa'daki 7 sayısı tutturulamamış olmasından dolayı kapatma kararı çıkmamıştır ama bu kararın sonucunda bu partiye ciddi bir ihtar kararı çıkmıştır. Bu sonucun değerlendirileceğini ve gereğinin de yapılacağını umut ediyorum, tahmin ediyorum.” derken, televizyonlarda yorum yapan bazı anayasa hukukçuları da “Bu AK Parti'ye bir ihtardır” diyerek benzeri bir söylemde bulundular.
Bunların hiçbiri doğru değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi ihtar veren bir mahkeme değildir. Eylemleri değerlendirir, sonunda da bu eylemin suç olup olmadığına karar verir.
Nitekim de öyle yapmış, eylemleri suç olarak kabul etmiştir. Hukuken bu dava sona ermiştir. Cezası da hazine yardımlarının yarısının kesilmesidir.
Bundan sonra yeni bir dava açılması ve yeni bir suç olayının ortaya çıkması durumunda yeni dava ile önceki dava arasında asla bir ilişki kurulamaz.
Bir kişi adam öldürmüşse onun cezası kesilir. Bu adam yine bir kişi öldürürse önceden bir kişi öldürdüğü için cezası katlanmaz. Hukukta cezalar ya tecil edilir ya da uygulanır. Ceza tecil edilirse ve belli bir sürede tekrarlanmazsa o ceza da düşebilir.
Bu cezada böyle bir tecil de yok. İnfaz var.
Cezanın infazı yapıldıktan sonra yeni bir dava açılmasında süreç sıfırdan başlar.
Meselâ AK Parti’nin iddianamedeki eylemlerin tümünü yeniden yapması halinde alacağı ceza sadece hazine yardımının yarısının kesilmesidir.
Yani yorumcuların bu kararın AK Parti için bir uyarı olduğu ve aynı fiillerde bulunulması durumunda partinin kapanacağı yönündeki söylemleri doğru değil.
Ancak, her halükârda bu karar AK Parti için bir ders niteliğindedir.
İhtar edilmemiş olan AK Parti bu karardan gerekli dersleri çıkarabilir.
Tabii o da ister iseler.
Bu konuda da bir mahkeme kararı olması mümkün değil.
Yani ders çıkarmayabilirler de...
Peki çıkarmasalar ne olur?
Bilmem ama bir partinin iç işlerine karışmak size de bana da yakışmaz diye düşünüyorum.
Her ikisi de
Her ikisi de Kara Harp Okulu ve Kara Harp Akademesi mezunu.
Her ikisi de Piyade Tümeni’nde şube müdürlüğü yapmış.
Her ikisi de Kara Harp Okulu’nda öğretim üyesi olarak ders vermiş.
Her ikisi de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı göre-vinde bulunmuş.
Her ikisi de Tugay Komutanlığı yapmış.
Her ikisi de Kolordu Komutanı olarak hizmet vermiş.
Her ikisi de...
Bu listeyi olabildiğince uzatmak mümkün.
Ben ana hatlarıyla çakışan bazı görevlerini sıraladım.
Özgeçmişlerine bakacak olursa-nız daha çakışan birçok nokta bula-bilirsiniz.
Peki, kim mi bunlar?
Biri orgeneralliğe terfi eden Akçaabatlı hemşehrimiz Korgeneral As-lan Güner.
Diğeri ...
Diğeri ise 2008 YAŞ Toplantısı sonrasında emekliye ayrılacak olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt.
Bunları niye mi yazdım?
Genelkurmay Başkanlığı’na ata-nan Orgeneral İlker Başbuğ 2010 yılında emekliye ayrılacak.
2010 yılında Başbuğ’un yerine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Orgeneral Işık Koşaner atanacak.
2010’da Genelkurbay Başkanı olacak Koşaner ise 2013 yılında yaş haddinden emekliye ayrılacak.
Sonra...
Sonrasını bilmem.
Asker işi bu; pek de anlamam.
Hem askerliğimi yapmadığımdan anlamam, hem de askerin bu kadar uzun vadeli planlamayı nasıl yaptığından anlamam...
Bir "her ikisi de" yazısı daha
Her ikisi de Kara Harp Okulu ve Kara Harp Akademesi mezunu.
Her ikisi de Piyade Tümeni’nde şube müdürlüğü yapmış.
Her ikisi de Tugay Komutanlığı yapmış.
Her ikisi de Genelkurmay Daire Başkanı olarak hizmet vermiş
Her ikisi de Genelkurmay Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş.
Her ikisi de...
Bu listeyi de yukarıdaki liste gibi olabildiğince uzatmak mümkün.
Yine ana hatlarıyla çakışan birkaç görevlerini sıraladım.
Peki, yine “kim bunlar” diye mi soracaksınız?
Orgeneral olan Akçaabatlı hemşehrimiz Korgeneral Aslan Güner’i hemen anlamışsınızdır.
Diğeri ...
Diğeri de bir Akçaabatlı.
Halen Genelkurmay Genel Sekreteri olarak görev yapan Tümgeneral Salih Zeki Çolak.
Ne mi demek istedim? Hiiiç.
Dedim ya ben askerlik yapmadım ve askerin işinden anlamam.