ÇALIŞANI ÖPERLER (!)

İsmail TOPAL

“TÜRKİYE’DE ADETTİR; BİZ, ÇALIŞANI ÖPERİZ”

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 123'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında; “bağlı bulundukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucu emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen devlet memurlarına bağlı veya ilgili Bakanın uygun görmesi üzerine bir mali yıl içinde bir aylık tutarını aşmamak üzere ödül verilebilir” hükmü yer alıyor.

Gazetemizin manşetinde okumuşsunuzdur.

Bu yılki isimler belli oldu.

Biz de bu ödüllendirilenlerden Milli Eğitim'de çalışanları mercek altına almayı arzu ettik.

Bir gazeteci olarak, gazeteciliği de bir yana bırakın listede yer alan kişilerin çoğunu birebir tanıyan biri olarak baz alınan kriterleri doğrusu çok merak ettim.

Listede yer alan müdürlere baktığımda “olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucu emsalleri-ne göre başarılı görev yapma”da liste dışında kalan müdürlerden ayırt edici bir özelliklerini göremedim.

Evet, onlar da özverili bir çalışma temposu ortaya koymuş olabilirler ama diğerlerine nereden fark atmış olabilirler ki?

Mesela kurumuna beyaz bayrak kazandırma başarısı gösteren Ağaçlı İlköğretim Okulu Müdürü Ahmet Kasap'a, mesela okulunu Seviye Belirleme Sınavı'nda ilk 10 okul arasına sokan 100. Yıl İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Salih Atadinç'e, mesela geçen yaz tatilinde bir dürüm ve ayranla 2 haftada 500 okul sırasını marangoz gibi yenileyen Abdullah Fazıl Aağanoğlu İlköğretim Okulu Müdürü Ergin Ocak ve öğretmen arkadaşlarına, mesela Meşeli İlköğretim'den Yıldızlı TOKİ İlköğretim'in müdürlüğüne görevlendirilen Abdulvahap Altın ya da Osmanbaba İlköğretim'den Merkez İlköğretim Müdürlüğü'-ne görevlendirilen Nedim Topsakal'a nerede üstünlük sağlamış olabilirler ki?

Öğretmenlerin listesine bakıldığında da ben-zeri şeyleri çok rahat söyleyebilirim.

Mesela Merkez İlköğretim Okulu'nda Nejat Kervan çalıştırdığı futbol takımını Türkiye Finali'ne kadar götürdü.

Darıca İlköğretim Okulu'nda Adem Çat bir önceki yılki başarısını da geliştirerek voleybol takımını yenilgisiz bir şekilde Türkiye Yarı Finali'ne taşıdı.

Mesela Darıca İlköğretim'de Yener Bayraktar Avrupa Birliği'ne kabul ettirdiği projesiyle iki hafta boyunca okulunun konuk ettiği 36 Avrupalı öğrenciye ilimizin, ilçemizin ve ülkemizin tanıtımını en iyi şekilde yapmadı mı?

Kimse kusura bakmasın ama, istisnaları dışında, bu listeyi beğenmedim.

Çalışan, emek sarf eden ve üstün başarılar elde eden birçok kişiyi bu listede özüm aradı.

Göremedim tabii ki. Gördüğüm bir nevi “ahbap-çavuş” listesi.

Zaten Türkiye'de çalışanın ödüllendirildiği nerede görüldü ki.

Hatta bu konu fıkralarımıza bile çokça konu olmuştur.

Bir tanesini aktarayım isterseniz.

Tabii ahlâka mugayir olmaması için de “sevişme” eylemi yerine “öpme” eylemini kullanayım bu fıkrada. Fıkramız şöyle:

Ülkenin birinde bir gün iş ahlakı, prensipler ve çalışma politikası üzerine bir araştırma yapılacakmış. Bir İtalyan, bir Alman ve bir Türk, davranışları gözlemlenmek üzere çağırılmış. Onlardan sırayla içerisinde bir bayan, bir ütü bir ütü masası, bir gömlek ve bir çek-yat bulunan bir odayı girmeleri istenmiş.

Odaya ilk olarak İtalyan girer; önce bayana bir öpücük (!) kondurur ve sonra bayandan gömleği ütülemesini ister. Yaptıklarının gerekçesini soran kurula ise “İtalya'da önce cinsellik sonra iş ahlakı gelir” der.

Odaya ikinci olarak Alman girer; gömleği bayana güzelce ütületir, sonra o da bayanı öper (!) o-dadan çıkar. Yaptıklarının gerekçesini soran kurula ise “Almanya'da iş ahlakı önce gelir ve cinsellik ise iş bittikten sonra gelir.” diye cevap verir.

Odaya son olarak Türk girer; ortamı inceledikten sonra bayana gömleği verir ve ütülemesini ister. Bayan gömleği ütülerken oda bayanı öper (!).

Kurul üyeleri, yaptığına anlam veremediği Türk'e, “biz bundan bir şey anlamadık” derler.

Türk, “Bunda anlamayacak ne var” der; “Türkiye'de adettir; biz çalışanı öperiz.”

İşte Türkiye böylesi garipliklerle dolu bir ülke oldu maalesef; ilçemiz de buna uyum sağladı.

Bir diğer garabet de, maaşla ödüllendirmede esas alınacak listelerin belirlenmesi için İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen yazıda var.

Teklif edilecek personelle ilgili olarak hazırlanacak teklif listelerinde 5 şeye dikkat edilmesi isteniyor. Bu 5 maddenin ikincisinde “önceki yıllarda aylıkla ödüllendirmesi uygun görülen personelin yeniden ödüllendirme teklifinin yapılmaması” isteniyor.

Mantığını anlamakta doğrusu zorluk çekiyorum. Ulufe gibi maaş dağıtmakta herhangi bir beis görmeyen kurum, “bağlı bulundukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucu emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen devlet memurları”nın sadece bir yılını başarı sayıyor.

Yani bu mantığa göre, başarının tekrarı mümkün olmuyor. Ya da herkes anlaşıyor, bir yıl birileri, diğer yıl da diğerleri başarıya ulaşıyor.

Pes vallahi…

Klasik bir deyimdir ama gerçekten de “ulufe gibi” dağıtılan o paralarda “tüyü bitmemiş yetimin” bile hakkı var. O yüzden bu para da adam gibi dağıtılmalı. “Dostlar alışverişte görsün” misali ya da “ağırlama gideri” misali dağıtılacaksa bunun “vebalden” öte bir anlamı yok.

O halde dağıtmayın… Çalışan ödüllendirilmeyecekse bari çalışmayan taltif edilmesin.

 

ANADOLU BASIN BİRLİĞİ

Merkezi Ankara’da bulunan ve Anadolu basınının en üst düzey örgütü olan “Anadolu Basın Birliği”nin Trabzon’da da bir şubesi var.

Bu şubenin yönetim kurulu, “derneğin amaçlarına hizmet edemediği” gerekçesiyle geçtiğimiz hafta içerisinde Birlik Genel Merkezi tarafından görevden alındı.

Genel Merkez, bu kararının ardından ise şubeyi seçime götürecek yeni bir yönetim kurulu listesi de oluşturdu.

Abdulvahap Uludüz’ün başkanlığındaki yönetimde benim de ismim var. 7 kişilik bu yönetimde Elif Çavuş’la birlikte 2 Akçaabatlı olarak görev yapacağız.

Teveccühlerinden ötürü meslektaşlarıma ve Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Halil Zor’a teşekkür ediyorum.

İnşallah arkadaşlarımızın ve Genel Başkanımızın yüzünü ak ederiz.