Bugünkü hükümetin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye neoliberalizm ile küresel güçlerin belirlediği politikaların şekillendirdiği hızlı bir değişim sürecine girdi. AKP‘nin her seçimde oylarını artırarak yeniden iktidara gelmesi ile bu dönüşüm kendi ifadeleri ile "çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa" hızlanarak sürdü. Türkiye‘de ekonomiden siyasete, toplumsal yaşamdan kamu yönetimine yeniden yapılandırma politikalarıyla, hayatın tüm alanları küresel güçlerin isteklerine ve yeni dönemin gereklerine göre şekillendiriliyor.
Kamuda Büyük Kaynak İsrafı ve Siyasi Kadrolaşma Yaşanıyor
Yetki Kanununa istinaden çıkan KHK’ler ile kamu kurumlarında yönetici kadrolarda bulunanların tamamı, yapacağı iş belirsiz müşavir kadrolarına alınarak etkisiz ve verimsiz hale getirilmiş, hukuki olarak da hak arama yolları kapatılarak büyük bir adaletsizliğe neden olunmuştur. Bu düzenlemeler sonucu her bakanlık ve diğer kurumlarda onlarca ve hatta bazılarında yüzlerce kamu çalışanı şahsa bağlı kadrolu müşavir yapılmıştır. Böylece yüzlerce kamu çalışanı israf edilmiştir. Hükümet, bir taraftan da sürekli yeni eleman alımını hızla sürdürmektedir. Bununla, tamamen kontrol edemediği ve yönlendiremeyeceği mevcut çalışanları etkisizleştirmek ve kamu kurumlarında kendi belirleyeceği ve etkisi altına alabileceği çalışanlar ordusu oluşturmayı hedeflenmektedir. Bu tablo bizlere bir kez daha nasıl zorlu bir siyasal ayıklama ve kadrolaşma sürecinden geçtiğimizi gösteriyor. Yeni bir anayasa yapmanın ve anayasal düzenin tartışıldığı ve çalışıldığı bugünlerde, anayasanın temel amaçlarından birinin de devletin yapısının ve işleyişinin belirlenmesi ve tesisi olduğu hatırlandığında, Hükümetin KHK ler ile yeni bir devlet yapısı ve işleyişi oluşturmasının ne denli zamansız, hukuksuz, yanlış ve antidemokratik davrandığını, millet iradesine özde bağlı olmadığını açıkça göstermektedir. Hükümetin “yangından mal kaçırırcasına” yaptığı KHK düzenlemelerinin çalışanlara ve toplumun geniş kesimlerine ne getirip ne götürdüğünü ortaya çıkarmak, karşılaşılan ve karşılaşılacak tehditlere ve zararlara karşı toplumu korumak milletimiz ve ülkemiz açısından son derece önemlidir.
Kamu Kurumlarının Altüst Edilmesi Ne İşe Yaradı?
Bu garabetin ve getirdiği adaletsiz ve tehditkar olumsuzlukların giderilmesi bakımından, TBMM mekanizmaları çerçevesinde, partilerin meclis gruplarınca incelenip değerlendirilmek suretiyle meydana gelen değişimleri ve etkilerini ortaya koymak, alınması gereken tedbirleri belirlemek elzemdir ve doğru olacaktır. Böylece de, anayasayı yeniden yapmanın tartışıldığı bugünlerde, Kanun Hükmünde Kararnameler ile bakanlıklar ve kamu kurumlarının gereksiz yere bölünmesi, yeniden isimlendirilmesi, etkisizleşmesi ve verimsizleşmesi, kamu hizmet maliyetlerin artması, kamu çalışanlarının atıl bırakılarak insan kaynağının israfı, adaletsizliğin yapısallaşması ve siyasal tarafgirliğin derinleşmesi, devlet kurumlarının etkin ve adaletli hizmet sunma ehliyet ve kapasitesinin azalması ve benzeri olumsuz sonuçların meydana gelmesine neden olan 6223 sayılı yetki kanunu ve buna göre hükümetçe çıkarılan 35 adet KHK nin yansımaları ve getirdiklerinin hukuki, sosyal, ekonomik ve siyasal bakımdan analiz edilerek, alınması gereken tedbirlerin belirlenip hayata geçirilmesine katkı amacıyla ilgili erklerin, bilim ve araştırma kurumlarının dikkatinin çekilmesi sağlanacaktır. Belki buradan çıkacak çalışmalar ve değerlendirmeler sonucu zarardan dönmek, hükümetin dikkatini çekmek ve doğruya yönlendirmek mümkün olabilecektir.