Hafta sonu hava soğuktu, dışarı çıkılacak gibi değildi; ama Akçaabat Sebatspor’un da maçı vardı. Üstelik maç Of’taydı. Ofsporluların Akçaabat Sebatspor’a karşı son oynanan maçtan dolayı pek de dostane bir hava içinde olmayacağını da göze alarak Of’un yolunu tuttum.
Of İlçe Stadyumu’nda ilk kez bir karşılaşma izleyecektim. Basın tribünü şeref tribününün hemen arkasında. Mevki olarak 2 direk hariç fena sayılmaz. Ama sanırım benden başka kimsenin oraya ihtiyacı olmamış. Bilgisayarımı tavandan sızan yağmur sularından korumak için en köşe bir yere koyarak maç pozisyonlarını canlı olarak siz ziyaretçilerimize anlatmak niyetindeydim. Ama istediğimi yapamadım, çünkü internet bağlantısı yoktu. Stadyuma ait olmayan bir kablosuz bağlantı buldum ve zar zor da olsa en azından maçın gollerini sizlere duyurabildim.
Ama basın tribünündeki manzaranın Of gibi bir ilçeye yakışmadığını belirtmek isterim. Ayağımın altına toplanan suların çekpas ile boşaltmaya çalışırken Of Havadis gazetesinden bir gazeteci arkadaş fotoğrafımı çekerek bu rezilliği haber yapacağını söyledi. Ben de bir şey demedim. Sonuçta ben misafirdim.
Neyse gelelim maça…
Kamu çalışanları genellikle Pazartesi günü iş yerlerine gidince iki günlük tatilin verdiği rehavetle kendilerini işlerine veremezler. Saatler ilerledikçe hatta bir gün sonra çok daha verimli çalışırlar. Bu nedenle de buna Pazartesi sendromu denir.
Of Spor iyi bir kadro kurmuş. Çok diri sporcuları var. Maçın ilk dakikalarından itibaren sağlı sollu ataklar ile kalemizde gol aradılar. Ve henüz karşılaşmanın ilk dakikalarında bu isteklerine ulaştılar. Maç boyunca topla oynayan ve istediğini yapan ekip Ofspor’du. Akçaabat Sebatspor’un sadece iki pozisyonu vardı. Birisinde Hakan Akbulut kolay olan kaleye vurmak yerine arkadaşına pas vermeyi deneyince bu pozisyon da boşa gitmiş oldu. Diğer pozisyon ise Rahman’ın yükselerek kafayla vurduğu topun önce üst direğe ve ardından kaleciye çarparak sahaya dönmesiyle sona erdi.
Takımı en son Tokatspor karşısında izlemiştim ve mağlup olduğumuz halde çok iyi bir futbol ortaya koyulmuştu. Futbolcuların isimleri aynı ama sahada yapılanlar “Bu o takım olamaz” denilir cinsten. İyi olan birisini görmek mümkün değil. Maç bitse de gitsek, gibi bir hava içerisindeydiler. Tanımadığımız sporcular olsalar neyse. Futbolculara sesleniyorum; Siz bu kadar kötü futbolcular değilsiniz, bunu bir yere not edin.
Sanırım bu maçtan sonra İsmail Hoca takımda ufak da olsa bir yenilenme yapacaktır. Koşmayan ve mücadele etmeyen bir takımın kazanma şansı nasıl olur? Erken yenilenme yapılırsa kabus görmekten kurtuluruz. Umarım bu sporcularda da Klasman grubunun ilk maçında pazartesi sendromu vardır. Üzerlerinden bu sendromu kısa sürede atarlar.