“Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini (fısıldadığını) biliriz. (Çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız.” (50/Kaf, 16).
“Şüphesiz Yüce Allah, ümmetimden olan kişilerin kalbinden geçirdikleri şeyleri, söylemedikleri ve işlemedikleri takdirde affeder; günah olarak saymaz.” (Buharî, Itk, 6; İmân)
Vesvese, kalpte meydana gelen şüphe, tereddüt, kuruntu anlamlarına gelir. Nefis ve şeytanın kalpte meydana getirdiği din dışı duygulardır. Zıddı tereddütsüz, kararlı olmaktır.
Vesvese kelimesi Kur’ân’da dört yerde geçmektedir. Cenab-ı Hakk şeytanın vesvesesinden Allah’a sığınmayı emretmiştir. (114/Nas, 1-6) Şeytanın Hazreti Adem ile eşi Hazreti Havva’ya nasıl vesvesede bulunduğunu beyan ederek uyanık olmayı ister. (7/A’raf, 201).
Şeytan insanın, imanın merkezi olan, kalbine nüfuz etmek ister. O kalpteki imana zarar vermek ister. İnsana vesvese veren şeytan iki türlüdür. Biri cinlerden ve diğeri de insanlardan olan şeytanlardır. İnsanın kendisi görünür ama şeytanlığı görünmez. Şeytanlığı fiil, davranış, sözlerinde ortaya çıkar. Şeytanlar, insanların kalelerine vesvese koyarak akıl ve fikirlerini çeler, kötü emeller yapmaya teşvik eder. Allah yoluna gitmekten, insanın yaratılış gayesinden alıkoyarlar. Böylece din ve imanlarına zarar vererek insanı ebedi helâke sürükler. İnsanların kalbine fısıldayıp duran, onları gaflete düşüren, her şerrin başı olan vesveseyi meydana getiren her şey, “hannâs” ve “vesvas” olarak kabul edilir (114/ Nas, 1-6). Bunlardan Allah’a sığınılması istenir. İnsanın iradesi dışında olan bütün vesveseleri Cenab-ı Allah bilir.
Çünkü O, insanı yaratan, yoktan var edendir. İnsanların gizli ve açık her şeylerinden haberdardır. İnsanın kalbinden geçirdiği vesvese ve düşüncelerin tamamına vakıftır. (Buharî, Itk, 6; İmân) Ancak insanı ondan sorumlu tutmaz. Cenab-ı Hakk şeytanı insanın düşmanı yapmış, insana vesvese verebilecek özelliği şeytana vermiştir.
“İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!” (7/Araf/16-17)
Vesvese şeytanın kalbe attığı dindışı dürtülerdir, dini değildir. Daha çok, dini duyarlılığı olanlarda yer bulur. Çünkü dini duyarlılığı olmayanlar zaten şeytanın telkini altındadır.
Ayet ve hadisler vesveseden sakınmayı istemiştir. Çünkü o şeytanın fısıltısıdır. Şeytanın verdiği vesvese insanı imandan ve ibadetten uzaklaştırır; fert, aile ve toplum hayatında çeşitli sıkıntıların meydana gelmesine sebep olur. Ancak bunun yanında, şeytanın vereceği vesvese kişinin taklidi imandan tahkiki imana, zayıf imandan kuvvetli imana geçmesine de vesile olur. Vesveseden kurtulmak için kişi ilme, amele yönelir. Bu şekilde de şeytanla mücadeleyi öğrenmiş olur.
Vesvese imanda, namazda, abdestte, gusülde daha çok kendini gösterir. Ancak çok ciddiye alınmamalıdır. Ciddiye alınırsa vesvese daha da artırmış olur. “Ey Allah’ın Resul’ü, bazılarımız içinden öyle sesler işitiyor ki, onu (bilerek) söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayı veya gökten yere atılmayı tercih eder. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?).” Hz. Peygamber (sas): “Hayır bu (korkunuz) gerçek imanın ifadesidir.” cevabını verdi. (Müslim, İman 209) Bu duygu, içte kaldığı, hayatta yer bulmadığı sürece kişiyi sorumluluk altına sokmaz.
Şeytanın kişiye vesvese vermesi neticesi tekrar tekrar abdest, gusul almak zorunda olanlar için Peygamberimiz çözümü şöyle beyan etmiştir: “Abdeste musallat olan bir şeytan vardır ki, ona velehan (şaşkınlık veren) derler. Onun için abdest ve gusülde su vesvesesinden korunun.” (Tirmizi, Taharet: 43)
Bedevinin birisi Resulullah(sas)’a gelerek abdestin nasıl alınacağını sordu.
Resulullah (sas) azalarını üçer defa yıkayarak ona abdest almayı gösterdi. Sonra da şöyle buyurdu:
“İşte abdest budur. Bundan fazla yapan sünneti terk ederek hata yaptı, sınırı aştı ve nefsine zulmetti demektir.” (İbni Mâce, İkame: 48)
“Sizden biriniz namaza durduğu zaman şeytan yanına gelir, onu şaşırtır, kaç rekât kıldığını bilemez. Hanginiz böyle bir şeyle karşılaşırsa oturduğu yerde sehiv secdesi etsin.” (İbni Mace, İkame, 32) Bu durumda kişi sehiv secdesi yaparak şeytanın yapmadığı secdeyi yapmış, namazda eksik olanı tamamlamış, şeytanın burnunun yere sürtülmesine de sebep olmuş olacaktır.
Vesvese dindar kişiye zarar vermez. (17/İsra, 65) Ancak vesveseden tamamen de kurtulacak değildir. Hazreti Peygamber (sas) bu konuda, “İnsanlar şöyle sorup duracaklar: Âlemi Allah, Allah’ı kim yarattı?” (Müslim, İman, 134-6)
“Sana bir vesvese geldiğinde hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (7/Arâf, 200)