“Müflis nedir biliyor musunuz?” diye soran Peygamber(sav)’e ashabı “Müflis bizde para ve malı olmayandır.” cevabını vermesi üzerine Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: “Ümmetimden biri kıyamet günü namazla, oruçla, zekâtla gelir ama şuna sövmüş, buna iftira etmiş, bunun malını yemiş, şunun kanını dökmüş, bunu dövmüştür. Birine şu iyiliğinden, diğerine bu iyiliğinden verilir. Eğer iyilikleri (verilmesi gerekenlere) yetmeden tükenirse, borçlu olduğu kimselerin hatalarından alınır ve ona verilir. Sonra da cehenneme atılır. İşte gerçek müflis odur.”(Müslim, K.Birr.59)
İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’den bu yana insanoğlunun sahip olmak istediği en temel hak ve ihtiyaçların başında özgürlük ve huzur gelmektedir. Özgürlük ve huzur her şeyin başı, her şeyin temel taşıdır. Bu değerleri korumak için bir takım ilkelere, kurumlara ve kuruluşlara ihtiyaç vardır. Vatanımızın dış hudutların kahraman ordumuz; can, mal, ırz ve namus güvenliğini ise emniyet güçlerimiz korur.
Bugün polislerimiz kanunların verdiği yetkilerle vatan, ırz, mal, can emniyetini mesken masuniyetini koruyor. Yardıma muhtaç olanlara yardım ederken muhtaç ve aciz olanlara da kol kanat geriyor. Tembellik göstermeden gayret ve fedakârlıklar yaparak toplumda asayiş ve güvenlik hizmetlerini gerçekleştiriyorlar. Trafikte hız yapanı, alkolle araç kullananı, arabasını yanlış yere park edeni, statlarda taşkınlıkta bulunanı, toplum huzurunu bozanı kanunun kendisine verdiği yetkileri kullanarak engelliyor ve huzuru sağlıyor.
Polislerimiz ülkemizin bekası, halkımızın huzuru, güvenliği ve mutluluğu için görevini kutsal bilerek, gece- gündüz, mesai gözetmeksizin görev yapmaktadır.
Değerli okuyucular
Her insanın davranış şekli, kültürü, sosyal çevresi, eğitim durumu, psikolojik yapısı farklıdır. Bu nedenle insanla uğraşmak dünyanın en zor ve zahmetli işidir. Hele bunlar kanun tanımaz, suça meyyal, sorunlu insanlar ise iş daha zordur. İşte polislerimiz bu kesimle muhatap olmakta, stresli ve zor bir mesleği icra etmekte, gerektiğinde gözünü kırpmadan canını feda etmektedir.
Şu iyi bilinmelidir ki, toplumda suç artışının sorumlusu polislerimizin başarısızlığı değildir. Bu konuda suçu bireyde, ailede, eğitimsizlikte, ilkesiz yayıncılıkta, milli manevi değerlerden uzaklaşmada, suçu kesinleşmiş olanları ıslah etmeden toplumun içine bırakılmasında aramak daha doğru bir yoldur.
Polisler kimi zaman yaralılara ilk müdahaleyi yaparak sağlıkçı, alkollü ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım ederek taksici, kavga edenleri ayırarak hakem olur. Babayla oğlun kavgasını ayırır, karıyla koca arasındaki kavgayı önler. Suçluyu delillerle yakalar, adalete teslim eder. Tüm bunları yaparken polislerimizin verdiği emek, göze aldığı tehlike, katlandığı sıkıntıyla takdire şayandır. Bizler uyurken asayiş için onlar devriye atar, arama yapar. Biz uyurken onlar nöbet tutar.
Polislerimiz çalışma şartları çok farklıdır. Bayram diye tatil yapamaz, büroyu kapatamaz, mesai bitti diye asayişten vazgeçemez, görev varsa istirahat edemez. Vatandaşın rahatı için canını verir, görevi uğruna şehit olur.
Hırsızıyla, gaspçısıyla, soyguncusuyla, kapkaççısıyla hayatı pahasına mücadele eden polislerimize millet olarak minnet ve şükran borcumuzun olduğunuzu unutmamamız gerekir.
Değerli okuyucular
Ne yazık ki bugün kamu görevi yapan polisimiz taşlanıyor, silahla karşı karşıya geliyor, hakarete maruz kalıyor görev yapması engellenmek isteniyor. Bizler bunlara asla fırsat vermeyelim.
Bugün, dünya ülkelerine baktığımızda, Irak’ta, Filistin’de, can, mal ve namus güvenliği olmadığını, huzur ve asayişin bulunmadığını görüyor ve yaşadığımız ortamın değerini daha iyi anlıyoruz. Bunu sağlayan polislerimize saygı göstererek hak ettiği değeri verelim.
Huzurlu yaşanmak istiyorsak toplumda suçlular ıslah edilmeli, eğitime ağırlık verilmeli, yukarıda ifade ettiğimiz suça sebep veren unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Bu bizim olduğu kadar polisimizin de temelli isteğidir. Öyleyse bu görevi toplumun her kesimi yerine getirmelidir.
Polis Haftasını bu duyguyla ve düşünceleriyle kutluyor görevinde şehit olan polislerimizi rahmetle anıyor başarılar diliyorum.
Bir hadis-i şerifle başladığımız yazımızı, yine bir hadis-i şerifle noktalayalım:
"Birbirinizi haset etmeyiniz, birbirinizle (lüzumsuzca) yarışmayınız. Birbirinize buğz etmeyiniz ve birbirinizle ilişkinizi kesmeyiniz. Biriniz başkasının alışverişini bozmasın. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu yardımsız bırakmaz. Onu küçük görmez.(üç defa göğsüne işaret ederek) Takva buradadır. Kişiye müslüman kardeşini hakir görmesi kendisine şer olarak yeter. Müslümanın müslümana kanı, malı ve ırzı haramdır" (Müslim, K.Birr.32)