Kiminde sabah mahmurluğu,kimi uyuyan, yarım kalmış uykusuna devam eden insanlar…
Başını eşinin omzuna koyup, birlikte yol boyunca eksik uykuyu tamamlamaya çalışan işe gidenler…
Kiminin elinde bir simit ya da pasta, kiminin elinde evde hazırladığı bir sandviç; alel acele, araya sıkıştırılmış bir sabah kahvaltısı telaşı…
İstanbul sabahı, özellikle mesai günü sabahı ve yolcu vapurundan manzaralar… İnsanlar hayatı harcıyor bozuk para gibi…
Sanki giden gün geri gelecek, tekrarlanma şansı varmış gibi!..
İşte yaşam kavgası, geçim belası!..
Akçaabat öyle mi? Beş dakika kala yola vursan, çalıştığın yere rahatça varırsın.
Ailene ayıracağın zaman bol… Adam gibi yaşayabilirsin!
Yaşama değerini bileceğin zamana sen hükmediyorsun!
Başkalarına ya da kurallara göre hayatını düzenleme telaşında değilsin!..
Memleketin değerini anlamak için gurbette yaşamalısın!..
Ne kadar Akçaabat’ı anlıyoruz?..
Akçaabat bize gerçekten bir hayat sunuyor ama biz fark etmiyoruz!..
Biz elimizden geldiğince O’nu çirkinleştirmeye, zorlaştırmaya çalışıyoruz…
Yağmalıyoruz, talan ediyoruz, bağrını deliyor, yemyeşil alanları beton urlarla donatıyoruz!
Akçaabat direniyor! Akçaabat hala cömert davranıyor!
Akçaabat vefakar! Akçaabat hala Akçaabatlıya sadık!..
Ya biz?..
Yol boyunca demirden üst geçitler diziliyor ama kazalar nedense eksik olmuyor…
Kullanılması zor, cazip gelmeyen, tırmanılamayan bu geçitleri neden ısrarla diziyoruz?..
Yapmış olmak ayrı, kolaylık, Akçaabatlıya daha güvenli bir ortam sunmak ayrı değil mi?..
İçişleri Bakanlığı, şehiriçi yollar, yaya kaldırımları ve bunlardaki koruyucu engeller için tasarım kuralları genelgesi yayımladı… Türk Standardları Enstitüsü tarafından bir standardizasyon geliştirildi bunlarla ilgili. Bu yapılanlar standarda uyuyor mu acaba?..
Bir tarafta güzelleştirme, tarihi canlandırma çalışmaları; diğer tarafta yıkım! Ortamahalle evleri canlandırılıyor, Hamam Çimeni modernleştiriliyor!
Her ne ki arıyorsun; aradığın ancak sensin! İyinin de, kötünün de fidanı senin içinde!..
Güzeli, iyiyi arıyoruz Akçaabat için! Daha rahat daha refah ve daha huzurlu bir yaşam istiyoruz Akçaabatlı için!..
Büyüyor, serpiliyor, gelişiyor Akçaabat! Nesil değişiyor, anlayış değişiyor; kabuk değiştiriyor Akçaabat!..
Büyükşehir içinde ne umuyor, ne bekliyor Akçaabat, Akçaabatlı?...
Akçaabatlı için ne getirecek, ne götürecek bu?...
Sivil toplum örgütleri, bilgilendirme, brifing ve ya bu konuda Akçaabat için ne yapıyor?..
Yarın neler değişecek hayatımızda?.. Yeni külfetler gelecek mi?.. Yeni kurallar olacak mı?..
Akçaabat!.. Dilimizde sadece bir özlem nidası olarak kalmasın! Ya da “Akçaabatlı olmak” bir övünç vesilesi, göğsümüzü gere gere söylediğimiz bir ayrıcalık tiridi olarak addediimesin!..
Herkes sorumluluk bilinci ile davranır, bir şeyler yapmaya çalışırsa mesele kalmaz!.
Sorumluluk sadece görev başında olanlarda değil!.. Kamuoyu ne işe yarar?..
Yeteri kadar nedeniniz varsa , her şeyi yapabilirsiniz! (Jim Rohn)
Akçaabatlılar olarak, Akçaabat için birlikte hareket etmek, çalışmak, üretmek zorunda değil miyiz?..
Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. (Özdemir Asaf)
Yarın çaresizliğe düşmeden, yalnızlığa mahkum olmadan, hep birlikte bugün ne gerekirse o yapılmalı değil mi?..
Bu şehir için ne yapılırsa, ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı, yapmalıyız!
Akçaabat hak ediyor!..
Sağlıcakla, Allah’a emanet kalın!