AKÇAABAT, AKÇAABATLI!

Ali MARKAL

Sıcaklar arttı, yaz geldi. Artık çay bahçeleri akşamları tıka basa dolar. Bunalan, rüzgârsız sokaklarda havasız kalan Akçaabatlı, iki taze nefes için kendini sahile atar. Denizin tatlı esintisi, ipek gibi, yumuşacık okşar çehreleri, ferahlık ve huzur sunar.

Seçim bitti, ortalık bir sessizliğe büründü. O gürültü, yaygara, kıyamet yok artık. Gelenler hoş geldi! Gidenlere Allah selamet versin! Dinlediniz, sordunuz, ölçtünüz, biçtiniz, vicdanınıza danıştınız ve oyunuzu verdiniz; hayırlısı olsun! Mevlana’nın dediği gibi “Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.”  Herkesin aynı fikri paylaşmasını, aynı siyasiyi desteklemesini bekleyemeyiz elbette. Farklılıklar olacak, olmalı! Hoş görülü, saygılı ve hak vererek karşındakini gördün mü, mesele yok. Herkes bu vatan için, bu memleket için bir şeyler istiyor. 

Hayat, her şartta akıp gidiyor. Zaman insanı törpülüyor! Her seçim dönemi bir fırsat, bir imkân, iyi kullandınız mı?  Mesela; Akçaabatlı olarak, politik düşünmeden, sadece memleketimizin ve insanlarımızın çıkarı doğrultusunda, hizmet taliplilerine yani milletvekili adaylarına, Akçaabat’ın sorunlarının çözümü, hele hele işsizliğin nasıl halledileceği konusunda soru sordunuz ve cevabını aldınız mı?  Tatmin oldunuz mu?  Nüfus sürekli azalıyor. 8 milletvekilliğinden 6’ya düşmüş sayı, bu nüfus azalışının en açık kanıtı. Peki, ama neden? Keyfi mi bu kaçış? İnsanlar yerini yurdunu bırakıp, maceraya mı koşuyor? Her şey güzel de, rahat mı batıyor?.. Her evde kaç genç insan, ömrünü kahvehane köşelerinde harcamakta. Çarelerini gerçekçi buldunuz mu?

Gençlere ufukta ne gözüküyor? Kahvehane köşeleri mi yoksa istikbal vaat eden, umut dolu yarınlar mı?.. Mütemadiyen göç veren şehir, insanımızı bağrına basabilecek mi?..   Rızkını yad ellerde aramak zorunda kalanlar, artık toprağında, kendi ocağında insanlar yaşamını idame ettirebilme olanağına kavuşabilecek mi?.. Gurbetlikten kurtulabilecek mi?.. El kapıları umut olmaktan çıkacak mı? Akçaabat’ta yeni iş kapısı açılacak mı?. Tekel kapatıldı, yerine alternatif olarak, onun gibi 200-300 kişi çalışacak ne öngörülüyor? İşsizliğe çare olarak ne öneriliyor? Akçaabat’ın makûs talihini değiştirmek için önünüze hangi projeler konuldu?..

Geldi, geçti hepsi! Bir dahaki seçime kadar bakalım neler değişecek Akçaabat’ta? İçiniz rahat mı gerçekten?.. Kapılar kapanmadan, fırsat kaçmadan, henüz pazarlık gücü varken, Akçaabat için, Akçaabatlı için sorup, isteyip, dile getirip, elde etmek için ne gerekiyorsa onu yaptınız mı?.. Siz görevinizi yaptınız, şimdi takip edeceksiniz!

Sebat sporumuz ortada kaldı, sahipsiz çocuk gibi. Nerde büyüklerimiz, iş adamlarımız? Bir takımımıza sahip çıkamayacak mıyız? Akçaabatlılar olarak, bize emanet edilmiş, adımızı dört bir yana duyuran bu kulübümüzü yaşatamayacak mıyız? Kimin böyle tarihi, böyle bir kulübü var? Kaç şehrin? Ne oluyor bize dostlar, değerlerimize neden sahip çıkamıyoruz? Şu sen-ben kavgasını ne zaman bırakacağız? Bize kaybettirdiklerini hiç düşündünüz mü? Şimdi düşünün ne olur! Başarı bütün Akçaabat’ındır, başarısızlık da tabi!.. Ortak malımıza, değerimize dört elle sarılmalıyız. Akçaabatlı olmaktan gurur duyan iş adamlarımız, Akçaabat için bir şey yapmak zamanı değil mi şimdi?.. “Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler; babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını, içmesiyle susuzluklarının gideceğini, okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzerler.” Sıra sizde!..

Çok uzattık sözü galiba. Sağlıcakla kalın diyor ve Mevlana ile bitiriyorum. “Kişi kim olduğunu bilmek isterse, kimleri sevdiğine baksın.” “Susmalıyım belki de.! Kefenleyip tüm kelimeleri, cümleleri, öylece mısraları gömmeliyim. Ne sahibim bu yerde! Ne de kiracı! Sadece bir ömürlük misafirim ben. Yüreğimiz kıymet bilene emanet.”