Dünya döngüsü gereği bir yılın daha sonuna geldik işte..
Ömür hanesi bir yıl daha kaybetti!
Dünyadaki misafirliğimizin bir yılını daha eksilttik!..
Biz değiştik, çevre değişti, Akçaabat değişti!..
Kışa hazırlık başkaydı Akçaabat’ta mazide.
Yazdan, insanların bahçelerinde yetiştirdiği sebzeler derlenir, değerlendirilirdi…
Dizi fasulyeler güneşte kurutulur, domatesler, biberler kurutmanın yanında turşusu, salamurası hazırlanırdı kış için..
Bereketli topraklar verir, insanlar rızıklanırdı…
Kadrini kıymetini bildik mi? Biliyor muyuz?..
Şimdi genetiğiyle oynanmış turfanda sebzeler süslüyor dolapları, mutfakları; mevsimsiz, tatsız, faydasız!..
Akçaabat, kendi ne yetecek her şeyi kendi bahçesinde yetiştirirdi… Şimdi hallere, başka illerden geleceklere bakıyor…
Dünyayı susuzluk ve açlık tehlikesi bekliyor; uzmanlar öyle açıklıyorlar.
İnsanoğlu doğayı katleder, ırmaklara, nehirlere hükmetmeye kalkarsa, ne olacaktı başka?
Şemsi Tebrizi Hazretleri insanı ve hayata dair insanın yanılgısını ne güzel özetler; “Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten “ne yapalım kaderimiz böyle “deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatına hâkimsin, ne de hayat karşısında çaresizsin… ”
Allah sebepsiz bir şey yaratmaz, yapmaz! Sebebi insanoğlu kendi kendine oluşturuyor; sonra kaderine rıza gösteriyor!..
Büyük bir nizam ve intizam içinde yaratılan dünya, kendi mecrasına bırakılsa…
Bu gün iklimin değiştiğinden, yağmurların bereket değil afet getirdiğinden bahsediliyorsa, sebebi kim?...
Akçaabat örneği önümüzde işte!..
Derelerin yatağı evlerle dolarsa, daraltılırsa, denizin önüne taş yığınları dizilir, dalgaların özgürce kıyıya vurmaları engellenirse; ne bekleyeceğiz ki?...
Allah Kuran-ı Kerim Fussilet Suresi 46. Ayette; “Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedici değildir.”buyurur.
Ne yaparsak kendi kendimize yapıyor, sonunda zararını görüyoruz!..
İnsan yaşadığı yeri severse, oraya aidiyet hisseder, orayı güzel görmek ister.
Beğenilene sahip çıkılır…
Akçaabat’ı seviyor muyuz? Beğeniyor muyuz?..
Sahip çıkıyor muyuz?...
Akçaabatlı olarak düşünmemiz gerekmiyor mu?..
Sağlıcakla kalın diyerek yine Şemsi Tebrizi Hazretleri ile noktalayalım bu yazıyı da isterseniz. Ola ki bir zerre de olsa faydalanmak ümidiyle…
“Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz…”