YUMUŞAMA MI? YOKSA…

Abdulmuttalip Çoban

BRÜKSEL’DE BİDEN VE ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ: YUMUŞAMA MI? YOKSA…

ABD’nin 46. Başkanı Joe Biden bugün bir hafta sürecek ilk yurt dışı seyahatini yapıyor. Biden’ın ilk durağı G-7 Zirvesi nedeniyle İngiltere olacak. 10-13 Haziran tarihleri arasında bu bölgede bulunacak olan Biden 13-14 Haziran tarihlerinde NATO Zirvesi nedeniyle Brüksel’e geçecek ve burada Recep Tayyip Erdoğan ile ikili görüşme gerçekleştirecek. 15-16 Haziran tarihlerinde ise Cenevre’de Putin ile bir görüşme gerçekleştirecek. Biden bu görüşmelerden sonra ise ülkesine geri dönecek. Bu bir haftalık seyahat içerisinde özellikle Türkiye ve dolayısıyla Erdoğan ile görüşmesi iki ülke ilişkileri açısından önem arz etmektedir. Bu görüşmenin neden önemli olduğuna geçmeden önce Biden’ın seyahati öncesi iki ülke ilişkilerine değinmekte fayda var.

    Joe Biden başkanlık zaferini ilan ettiğinde ABD’nin mevcut başkanı Trump Pennsylvania gibi bazı eyaletlerdeki seçim sonuçlarında usulsüzlük yapıldığını ileri sürmüştü. Bu usulsüzlük iddialarına Trump yönetiminin itirazı devam ederken Joe Biden başkanlık zaferini ilan etmişti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İngiltere Başbakanı Johnson, Almanya Başbakanı Merkel, İsrail Başbakanı Netanyahu ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg gibi liderler usulsüzlük iddiaları devam ederken Joe Biden’ı başkanlık zaferi için tebrik etmişti. Türkiye, Rusya, Çin ve Kuzey Kore gibi ülkeler ise Trump’ın seçimlere karşı çıktığı ve yeniden sayılması gerektiğini belirttiği süreçte Joe Biden’ı tebrik etmemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Biden’ı 70 saat sonra tebrik etmişti. Bu duruma vurgu yapan Merkezi New York’ta bulunan Bloomberg Erdoğan’ın Gine’de yapıl seçimlerin ardından Gine’yi tebrik ettiğini ancak Biden’ı tebrik etmediğini vurgulamıştı. Bu durum bile iki ülke ilişkilerinde önemli bir noktayı göz önüne sermektedir. Biden’ın seçimden önceki dönemlerde Erdoğan için söylediği olumsuz düşünceler ve Erdoğan’ın önceki başkan Trump ile yürüttüğü kişisel ilişkilerinin çok daha iyi olması bu kararı etkileyen faktörler arasında sayılabilir.

     Peki Biden’ın ilk yurtdışı ziyaretini yaptığı ülkeler bize izleyeceği dış politika hakkında bilgi verir mi? Veya bu ziyaretlerde Türkiye’nin yeri ne?

Bu sorulara cevap aramak yine bize iki ülke ilişkilerinin seyri hakkında bilgi verecektir. ABD’nin 44.başkanı Obama seçim zaferinin ardından ilk ziyaretini Kanada’ya yapmıştı. İlk denizaşırı ziyaretini ise G-20 Zirvesi için İngiltere’ye yapmıştı. Daha sonra NATO zirvesi için Strasbourg’a gitmişti. Türkiye’yi de ziyaret eden Obama Ankara’da mecliste bir konuşma gerçekleştirmişti. 45. Başkan Donald Trump ise ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmış ve burada 110 milyar dolarlık silah anlaşması yapmıştı. Daha sonra ise İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirmişti.  Biden ise G-7 ve NATO zirveleri aracılığıyla bir dizi görüşme gerçekleştirecek. Biden’ın ziyarete başlamadan önce The Washington Post’ta kaleme aldığı yazı bu ziyaret için bize ipucu vermektedir. Bu yazıda ABD’nin dünyadaki liderlik rolüne vurgu yapan Biden Türkiye için tek kelime dahi kaleme almamıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye cephesinin bu görüşmeye atfettiği öneme karşın ABD cephesi görüşmeye daha az önem vermektedir. Bu yazıdan çıkartılacak bir diğer sonuç ise Biden’ın dış politika öncelikleri arasında Ortadoğu diğer bölgelere göre daha az önem arz etmektedir. Bu durumu destekleyen bir diğer gelişme ise başkanlığa seçildikten aylar sonra Ortadoğu liderleri görüşmesidir. Bu görüşme ise 17 Şubat 2021 tarihinde İsrail Başbakanı Netanyahu ile yapılmıştır. Biden’ın Ortadoğu bölgesine yönelik öneminin azalmasının en önemli faktörleri arasında ise Rusya ve Çin’in uluslararası arenada giderek güçlenmesi sayılabilir. Bu gelişmeler bize Biden’ın dış politikası hakkında önemli bilgiler vermektedir.

    Türkiye ve ABD’nin son dönemdeki ikili ilişkilerine baktığımızda ise Biden’ın dış politikasında Türkiye’nin yerini görebiliriz. İki ülke NATO müttefiki olmaları, aralarında belli bir iş birliği geçmişi olması ve stratejik anlamda ortak çıkarları olması nedeniyle ayrılmaz stretejik ortak olarak görülmektedir. NATO içerisinde Türkiye’nin önemli bir güç olması bu ortaklıkta önemli bir argüman olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak iki ülke ilişkileri zaman zaman yaşanan bölgesel krizler veya ulus içi gelişmeler neticesinde sekteye uğramaktadır. Bu gelişmelere bölgesel açıdan Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler, İsrail-Filistin çatışmaları, Suriye Krizi ve YPG/PYD-PKK yapılarının yarattığı olumsuz gelişmeler sayılabilir. Son dönemde ise özellikle S-400 füzeleri ve sözde ermeni soykırımı gibi konularda iki ülke ilişkileri oldukça fazla yıpranmıştır. Türkiye’nin Rusya’dan s-400 füzelerini alması sonrası ABD bu durumdan ciddi derecede rahatsız olmuş ve en nihai sonuç olarak ise F-35 projesinden çıkarılmıştır. Biden’ın 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendirmesi ise iki ülke ilişkilerini yıpratan son gelişme olmuştur. Erdoğan Biden’ın bu hareketini ‘mesnetsiz açıklama’ olarak nitelendirmiş ve bulunduğumuz ay içerisinde yapılacak ikili görüşmede yeni bir sayfa açacaklarını belirtmişti. İki ülke ilişkilerini sekteye uğratan diğer gelişmeler ise ülke içerisindeki siyasilerin ve gazetecilerin tutukluluğu, HDP’nin kapatılması davası ve eşcinsel vatandaşların haklarıdır. Trump başkanlığa seçildiği dönemde antidemokratik faaliyetler içerisine giren devletlerle iyi ilişkiler içerisine gireceğini ifade etmişti. Biden ise demokratik olmayan faaliyetler içerisine giren devletlere karşı tepki göstermiş ve hem dış politikasında hem de iç politikasında antidemokratik uygulamalara giden devletlere karşı hareket edeceğini belirtmişti. Dolayısıyla Joe Biden Türkiye’nin yukarıda saydığım yapılara karşı faaliyet içerisinde bulunmasına da tepki göstermiştir. İşte saydığım tüm bu gelişmeler hâlihazırda iki ülke ilişkilerinde yıpranmaya neden olan gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden hem tüm bu sorunların çözüme kavuşturulması açısından hem de iki stratejik ortağın uluslararası arenada iyi ilişkiler içerisine girmesi için Biden ve Erdoğan’ın NATO zirvesinde yapacağı ikili görüşme oldukça önem arz etmektedir.

  İki liderin yapacağı ikili görüşmede en belirleyici durum ise liderlerin söylemlerini yumuşatma durumu olacaktır. Çünkü yaşanan krizler neticesinde zaman zaman iki liderin de söylemlerini sertleştirdiği görülmüştür. Bu görüşmede söylemlerin yumuşatılması neticesinde yapılacak görüşmelerin hem iki ülkenin günümüz ilişkilerine hem de gelecek dönemlerdeki ilişkilerine önemli katkılar yapacaktır. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan görüşme öncesi iki liderin birbirini iyi tanıdığını ve iki ülke ilişkilerinin tüm boyutları ile gözden geçirilmesi açısından bu görüşmenin bir fırsat olduğunu belirtmiştir.  Bu görüşmede temel olarak S-400 meselesi, YPG/PYD-PKK’nin faaliyetleri ve ABD’nin bu yapılara karşı tutumu, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler, Suriye Krizi ve Dağlık Karabağ sorunlarının ele alınması beklenmektedir. Bakalım iki ülke ilişkilerini önemli oranda etkileyecek olan bu ikili görüşme nasıl bir atmosferde gerçekleşecek ve ne tür sonuçlar ortaya çıkaracak.