ABD Rusya'dan S-400 savunma sistemlerinin alımı nedeniyle bazı yaptırımlar kararı almıştı. Bu kararlar bazı uzmanlar tarafından hafif olarak bazıları tarafından ise şiddetli olarak yorumlanmıştı. Bu yaptırımların şiddetine yönelik görüşler değişebilmektedir. Ancak Türkiye'ye özellikle savunma sanayisine çok ciddi etkiler yapacağı aşikar. Bu etkileri tartışmadan önce CAATSA yaptırımları nelerdir ve bu yaptırımlar sonucu Türkiye'yi neler bekliyor bir bakalım.
2 Ağustos 2017 yılında kabul edilen CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yasası ABD'nin tehdit olarak nitelendirdiği Rusya, İran ve Kuzey Kore'ye karşı yaptırımları öngörüyordu. Bu yasanın 222-228 ve 231-234. maddeleri Rusya ile ilgili maddelerdi. 104-107. maddeler İran'ı, 311-315 ve 321. maddeler ise Kuzey Kore'yi ilgilendirmekteydi. Rusya ile ilgili olan 231.maddede Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışan kişilere karşı yaptırım öngörülmekteydi. Bu yaptırımlar, Rusya için veya onun adına çalışan kişilerle bilerek "önemli işlem" yapan gerçek ve tüzel kişileri de kapsıyordu. Türkiye'nin Rusya'dan aldığı s-400 savunma sistemleri de önemli işlem kategorisine alındığı için yaptırım yapılmasını öngörüyordu ve bu yaptırımlar yakın zamanda ABD Hazine Bakanlığı tarafından açıklandı.
Açıklanan bu yaptırımlara göre:
- Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB), ABD'den ihracat lisansı alamayacak.
- SSB, ABD'li ve uluslararası finans kuruluşlarından kredi alamayacak.
- SSB’ye yapacağı ihracatlarda ABD İhracat-İthalat Bankası desteği sağlanmayacak.
- Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı ve Roketsan Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yiğit, Savunma Sanayi Başkanlığı Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanlığı’ndan Serhat Gençoğlu ve Mustafa Alper Deniz de yaptırım listesinde yer alacak.
- İlgili kişilerin ABD’deki mal varlıkları dondurulacak ve vize kısıtlamaları getirilecek.
Peki bu yaptırımların gelecek açısından Türkiye'ye olası etkileri neler olabilir?
Uzmanlar savunma sanayisini hedef alan bu yaptırımların Türkiye'nin üretim faaliyetlerinin yanı sıra doğrudan ya da dolaylı olarak ihracat faaliyetlerini de olumsuz etkileyebileceğini ifade etmektedirler. Özellikle de araçların, sistemlerin tedarik aşamasında aksamalar olacağı yüksek ihtimal. Çünkü Savunma Sanayi Başkanlığı, tedarik ajansı olarak görev yapıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve güvenlik kurumlarına sistem, araç-gereç ve platform tedarik ediyor. Bu yaptırımların sonucu olarak bu faaliyette aksama olacaktır. Özellikle ABD menşeli gemi ve helikopter motorları bu yaptırımlardan etkilenecektir. Bu motorların yerine eşdeğerleri bulunabilir ancak bunların sisteme entegre edilmesi çok kolay olmayabilir.
Bu yaptırımların uygulandığı CAATSA yasasının 2017'de kuruluş hedefi Rusya, İran ve K.Kore olmasına rağmen Türkiye bu yaptırımların ciddi hedefi oldu. Ancak hasımlara yönelik çıkartılan bu yasanın ABD ile müttefik olan NATO'nun 68 yıldır üyesi olan Türkiye'ye uygulanması çelişki ortaya çıkarmıştı. Türkiye müttefik değil miydi? Yoksa yeni konumu hasım mı? Bu sorular hala cevap bekliyorken ABD'nin s-400'ler konusunda çok ciddi olduğu görülmüştür. Bu yaptırımların ekonomik boyutu da önemli. Çünkü 2.5 milyar dolar ödenen S-400 hala aktif değil ve F-35’ler de üretim zincirinden çıkarıldı. Bunun sonucunda ise yaklaşık 9 milyar dolar gelir elden gitmiş oldu. Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu'nun verdiği bu veriler işin ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Ayrıca Reuters'ın haberine göre bu yaptırımlardan iki ülke arasında yapılan anlaşmaların da etkileneceği bu oranın yaklaşık 1,5 ve 2,3 milyar dolar arasında olacağı belirtilmektedir. Bu da iki ülke ticaretinin %5'ini kapsamaktadır.
Sonuç olarak yaptırımlar iki ülke ilişkilerinden çok Türkiye'nin savunma sanayisini daha fazla etkileyecektir. Türkiye bu yaptırımlara gerekli cevabı sözlü olarak kınama şeklinde verse de fiili olarak yapacakları çok sınırlı. Ukrayna gibi ülkelerle yeni anlaşmalar yapılması bu adımlardan ancak bu ülkelerden alınan sistemlerin entegre edilmesi noktasında yine sıkıntı yaşayacaktır. Ayrıca entegre aşamasında ihtiyaç duyduğu bazı araçlar yine ABD menşeili olduğu için farklı yöntemler denemek zorunda kalacaktır. Bu adımlardan biri de ABD ile anlaşma yoluna gitmek. Bunun için de Biden yönetiminin göreve gelmesini bekleyecekleri yüksek ihtimal. Gelecekte atılacak adımları beraber göreceğiz. Ülkemizin bu süreçten en az zararla çıkması temennisi ile..