Unutulmamalıdır ki; bir toplumun “Millet” sıfatını kazanabilmesi vatan birliği, dil birliği, tarih birliği, gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen amaç birliği(erek) gibi değerlerle mümkündür.
Bilindiği gibi Folklor; Halkın geleneğine bağlı, maddi ve manevi kültürünü kendine özgü metodlarla derleyen, araştıran, sınıflandıran, çözümleyen ve halk kültürü üzerinde değerlendirme yapan bir bilimdir.
Geçmişi geleceğe bağlayan bir köprüyle yarının dünyasında yerimizi alacak, muasır(çağdaş) medeniyet seviyesine bu basamaklardan çıkacağız. Bunun içindir ki, Halk Bilimimiz (Folklor) çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olacaktır.
İlçe, il ve hatta ülke sınırlarının sanki kültür sınırıymış gibi görülmesi, bunun sonucu olarak da birbirine komşu olan iller ve ilçeler arasındaki giysilerin, oyunların ve müziklerin farklılaştırılması, her ile hatta ve hatta her ilçeye yeni oyunlar, giysiler ve müzikler bulma çabası, yöreden gelen ekip doğru oynar, doğru giyinir, doğru müzik yapar gibi ön yargıların olması, kısacası kültürü bozma ve yok etme çabası bilim adına üzücüdür.
Kültür; bir toplumun paylaştığı ve üyelerine yaydığı görüşler, değerler ve algılardır;bu görüş ve algılar, davranışı yorumlamada kullanılır ve davranışa da yansır. Kültürler bize biyolojik olarak atalarımızdan kalmamıştır;kişilerin,toplumun bir bireyi olarak kazandığı bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, âdet, gelenek-görenek,alışkanlık ve yeteneklerdir. Buradan da anlıyoruz ki, kültür öğrenilir ve kültürün yukarıda saydığımız bütün değişik parçaları bir bütünmüş gibi işlev görür.
Kültürün sınırı yoktur ama kaynağı bellidir. Denize atılan bir taşın yarattığı dairesel dalgalar gibi merkezden uzaklaştıkça etkisi giderek azalır.
Burada horonun menşe-i ve kelime anlamı üzerinde uzun uzun yazı yazmayacağım. Merak edenlere kaynakça kısmında belirtilen kitapları okumalarını öneririm.
Genel olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde Oynanan oyunlara horon adı verilir.
Horonun merkezi neresidir? diye bir soru sorulduğunda 1984 yılından beri yaptığım araştırmalara yayınladığım kitaplara dayanarak şunu rahatlıkla söyleye bilirim ki merkez Akçaabat ve çevresindeki köylerdir.
Karadeniz’deki yayla şenliklerini takip edenler bilirler ki (sayıları her geçen gün artmakla birlikte yaklaşık 25 yayla) içinde horon oyunlarının figürsel zenginliği çeşitliliği en çok olan ve oynayana ve izleyene zevk veren horon Hıdırnebi yayla şenliğinde oynanır.
Doğu Karadeniz Bölgesinde (Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize ve Artvin) illerine gidilerek yaklaşık 5500 Km. yol kat edilerek, yerinde araştırma ve derleme çalışması yapılmış 50 - 60 kişiyle görüşülmüştür. Derleme ve araştırma çalışmalarındaki görüntü, ses ve fotoğraflar, Video Kamera, Teyp ve Fotoğraf makineleri kullanılarak tarafımdan tespit edilmiştir.
Doğu Karadeniz Bölgesinde Oynanan Horonlar, Karşılamalar, Barlar Ve Halaylar kitabımda horonların oynandığı iller ve ilçelere yer verilmiştir. Tablo İncelendiğinde görülecektir ki müzik ve oyun derlemesi yapılan 55 oyundan Ordu ilinde 4, Giresun’da 6, Rize’de 9, Gümüşhane’de 4, Artvin’de 9, Trabzon’da 27 horon oyunu ve bunların 21 tanesinin de Trabzon Akçaabat ilçesine ait olduğu görülmüştür.
Sonuç olarak bugün Mersin Halk Oyunları denildiğinde Silifke İlçesinin oyunları, Afyon Halk Oyunları denildiğinde Dinar İlçesi oyunları biliniyorsa, Trabzon denilince de Akçaabat ilçesinde oynanan horonlar akla gelir.
Bu, kökleri çok derinlere dayanan haklı bir gururdur.
Birçok ilde düzenlenen festivallerin aranan ekibi olmuşlardır.
Akçaabat horon ekibi, yarışmaların mutlak favorisidir.
Oyunlarımıza, müziklerimize, giysilerimize ve şenliğimize sahip çıkalım. Başımıza kabalağımızı bağlamadan ne olur sahneye çıkmayalım…
Yazımı daha fazla uzatmadan eğer Yunanlılardan Kemençe çalmayı, Japonlardan horon oynamayı ve Çinlilerden yerel kıyafetlerimizi öğrenmek istemiyorsak…
Hayden Hıdırnebiye hayden horona…