İYİ Parti Trabzon Milletvekili Dr. Hüseyin Örs, Sera Gölü'nü TBMM gündemine taşıdı, “Sera Gölümüz bataklık olmasın.” dedi.
İYİ Parti Grubu adına TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Akçaabat Yıldızlı’da bulunan Sera Gölünde yaşanan çevre sorunlarına değinen Örs, “ 21 Şubat 1950 tarihinde meydana gelen büyük bir heyelanla oluşan Sera Gölü, ilk oluşumunda 4 kilometre uzunlukta iken bugün neredeyse 1 kilometre uzunluğa kadar düşmüştür. 1990 yılında Trabzon ilinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle Derecik Vadisi'nde bulunan Sera Deresi, çok büyük miktarda alüvyon ve çöple dolmuştur. Gölün çıkış kısmı dolgu baskısına dayanamayarak patlamış ve gölün derinliği 5 metre kadar alçalmıştır. 1990 yılından sonra Sera Gölü, normal flora ve faunasına kavuşmaya çalışsa da gölün dolması ve kirlenmesi engellenememiştir. Sera Gölü, 2005 yılında üçüncü derece sit alanı, 2010 yılında da tabiat parkı olarak ilan edilmiştir.” ifadelerini kullandı.
Son on yılda gölde önemli derecede kirlenmenin olduğunu belirten Milletvekili Hüseyin Örs, şu ifadelere yer verdi, “Kirliliğin önlenmesi için, ilgili bakanlıklarca gölün ıslahı için bazı çalışmalar yapılmış ancak yeterli olmamış olacak ki kirlilik hâlâ devam etmektedir. Yapılan ıslah çalışmaları gölün giriş kısmında biriken alüvyonun boşaltılmasıyla sınırlı kalmıştır. Oysa gölün kirlenmesinin nedeninin, biriken alüvyondan değil, Derecik Vadisi'ndeki yerleşim bölgelerinden kaynaklı atıkların doğrudan göle gitmesinden kaynaklandığı bilim adamları tarafından da ifade edilmektedir. Nitrat, fosfat ve azot kaynaklı bu maddelerin bir kısmı suda çözülmüş hâlde, bir kısmı ise doğrudan göle girerek birikmekte, bunun sonucunda ise gölde doğal olarak yaşamakta olan ve en önemli besin kaynakları fosfor ve azot olan su yosunları için olağanüstü besin kaynağı oluşmaktadır.”
Sera Gölünde yaşanan mevcut durumun önüne geçilmediği taktirde gelecekte çok daha ağır bir kirlilik oluşacağına dikkat çeken İYİ Parti Milletvekili Dr. Hüseyin Örs, “Gölün derinliğinin azalmış olması ve bol miktarda besin içermesi nedeniyle özellikle güneşli mevsimlerde doğal olarak yaşamakta olan su yosunları, fotosentez yaparak bol besin üretip aşırı derecede çoğalarak gölün yüzeyinde bir tabaka oluşturmaktadır. Aşırı derecede oluşan bu yosun tabakası gölün oksijenini tüketerek diğer canlıların yok olmasının yanında güneş ışınlarının da gölün alt tabakalarına girişini engelleyerek diğer flora elementlerinin yaşamasına engel olmaktadır. Bugün, sera gölünde yaşanan kirliliğin temel nedeni budur. Şu anki durumun devam etmesi önümüzdeki yıllarda çok daha ağır bir kirliliğin oluşmasına neden olacaktır. Sonuçta, oksijensiz bir göl olarak sadece anaerobik bakterilerin yaşadığı bir göl hâline gelecek ve bataklığa dönecektir. Gerekli tedbirler bir an önce alınsın, Sera Gölümüz bataklık olmasın.” dedi.