Osman Çavuş'un açıklaması şu şekilde;
Eylül’ün birinci haftası 2003 tarihinden sonra “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Cami olmadan din görevlisi düşünülemez. Camiler Kabe’nin yeryüzündeki birer şubeleridir. Din görevlileri de Peygamberimizin yeryüzündeki yaşayan vekilleridir.
Camilerimizin sayısal çokluğundan ziyade ihtiyaca binaen yapıldıkları yer; arsanın yüzölçümü, cami civarındaki müştemilatı, mimari yapısı düşünülerek inşa edilmesi tarihe nesilden nesillere devredilecek vesika olarak kalmalarını sağlayacaktır.
Toplumumuzda ‘cami yapımına karşı gelinmez’ anlayışı ile özellikle köylerimizde, belde ve mahallelerimizde içinde cemaati olmayan camiler yapıldı. Bir köyde 5 tane, 6 tane cami inşa edildi. Bu durum, köy halkının birbirini görememesine, camilerin toplanma yeri, istişare yeri, karar verme yeri olmaktan çıkmasına neden olmuş; hatta köyler arasında bir bölünmüşlük meydana getirmiştir. Her camide 3-5 kişi ile namaz kılınır hale gelinmiştir.
Din görevlisi, devlet memuru olması nedeniyle mevzuat gereği işini yapıyor, cemaat olmayınca din görevlisinin de heyecanı, çalışma azmi ortadan kalkıyor. Heyecanı olmayan bir çalışanın, görevlinin verimli olması mümkün değildir.
Din görevlilerimiz toplumumuzun İslami ölçülere göre hayat nizamını, helâlı, haramı, sadakayı, zekâtı, fakire fukaraya yardımı, vatandaşlık görevlerini, komşu haklarını ve saireyi anlatarak ahlak ve maneviyatı ön plana çıkarırlarken bir manada toplumun önderi ve yönlendiricileri durumundadırlar.
Cami cemaatlerimiz eskiden olduğu gibi her söylenilen söze kafa sallayıp gözyaşı dökmüyor. Cami cemaati bilinçlenmiş, bilgilenmiş; yerine göre, din görevlisine ‘hayır, orası öyle değil böyleydi’ diyebiliyor. Bunun için din görevlilerinin vaizlerin, imamların kendilerini pek ala yetiştirmiş olmaları, bilgili ve birikimli olması, halkla ilişkiler ve sosyal ilişkiler noktasında çok iyi olması lazımdır. Cemaati etkileyecek hitabeti olmalıdır ki; her cemaat arkasında namaz kıldığı imamın sesinden, kıraatinden memnun olarak, rahat edecekleri ses tonuyla namaz kılmak ister. Böyle din görevlilerinin olması durumunda inancım odur ki camilerimizin cemaat sayısı da artacaktır. Din görevlilerinin en zeki, fiziki yapısı, sesi en iyi olan insanlardan seçilerek yapılmasının etkili olacağını düşünüyorum.
Peygamberimizin vekilleri olan herkes; oturmasını, kalkmasını, konuşmasını, temiz ve itinalı giyinmesini bilebilmeli; kıyafeti şahsı adına değil Peygamberin vekili sıfatı adına giyindiğini unutmamalı ve her türlü hareketini bu bilinçle yapmalıdır. Sakallı ise sakalının bakımını yapmalı, sakalsız ise tıraşlı olması onları daha etkin, daha saygın, daha güvenilir yapacaktır. Bu saygının ölçülerine birçok din görevlisinin dikkat ettiğini tespitle birlikte az da olsa bu ölçülere uymayanların varlığına işaret etmek için böyle bir açıklamayı yaptım.
İmam ve din görevlilerine sevgi ve saygılarımızı sunarım. Onların toplumda ne denli yararlı görevler yaptıklarının bilinci içerisinde yukarıda ifade ettiklerimin dostane taleplerim olduklarını kabul etmelerini rica ederim.
Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlı hizmetlere vesile olacak şekilde kutlanmasını dilerim. Saygılarımla.