AK Parti Trabzon milletvekili Dr. Adnan Günnar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet Halk Partisi'nin grup önerisi ile alakalı söz aldı. Günnar, CHP'nin grup önerisinde bahsettiği Kürt meselesinin dikkatini çektiğini belirtti. Günnar, "17 Ağustos depreminde, bu millet tüm kesimleriyle birlikte her siyasi görüşten, nasıl deprem mahalline koşarak gittiğiyse ve cebindeki parasını, evindeki ekmeğini paylaştıysa 15 Temmuz darbe girişiminde de millî iradeyle beraber, CHP'lisiyle, MHP'lisiyle, AK Parti'lisiyle, Kürtleriyle, Türkleriyle, Laz'ı ve Çerkez'iyle beraber olmuş ve meydanlarda tankları durdurmuştur" dedi.
CHP'NİN ÖNERGESİNE 'KÜRT SORUNU' TEPKİSİ
Günnar, devletin ve hükümetin Kürt sorunuyla alakalı adımlar attığını vurgulayarak, "Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergede dikkatimi çeken en önemli cümle Kürt sorunu meselesidir. Evet, bir zamanlar bu memlekette "Kürt sorunu" ifadesini ağza alabilmek neredeyse imkânsız ve cesaret meselesiydi ve en sonunda, milletin iradesiyle iktidara gelmiş Cumhurbaşkanımız ve kurucu Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye'de Kürt sorunu vardır ve çözmek de bizim vazifemizdir." demiştir. Bununla ilgili de devletimiz, Hükûmetimiz elinden geleni fazlasıyla yapmış ve artık ülkemizde Kürt sorunu değil, Kürtlerin de Türklerin de, kısacası Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK sorunu vardır. PKK sorununa karşılık bütün siyasi partilerin halkımızla bir ve halkımızın aynı anlayışıyla hareket ederek PKK meselesinde bir araya gelmesi gerekmektedir" diye konuştu.
DOĞUDA SAĞLIK VE EĞİTİM AKSAMIYOR
Günnar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya sadece turistik seyahat maksadıyla giden vatandaşlarımızı samimiyetle dinlediğimizde, Karadeniz Bölgesi'nden de İç Anadolu'dan da çok daha büyük ve önemli yatırımların o bölgede yapıldığını ve halkımızın, devletin yapmış olduğu tüm yatırımlardan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade ettiklerini rahatlıkla gözlemlemekteyiz. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde sağlık, ekonomi ve sosyal problemler, PKK, DAEŞ ve hatta FETÖ terör örgütünün o bölge halkımız üzerinde yapmış olduğu baskıların bir neticesidir. Orada hasta başına düşen hekim sayısından yatak sayısına varıncaya kadar ve ayrıca, o bölgede tüm devlet imkânlarının Türkiye ortalamasıyla denk düzeyde olmasına rağmen asıl sorun, hastanelerin, okulların ve ambulansların bombalanması, taranması, memurların ve çalışanların ve halkımızın dağlara kaçırılması meselesidir. Dolayısıyla, Güneydoğu'yla ilgili olarak ve Doğu Anadolu'yla ilgili olarak eğitim, sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin 15 Temmuzdaki darbe girişimine rağmen hâlen daha sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünü görmenin mutluluğu içerisindeyiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletiyle birlikte dimdik ayaktadır. Tüm banka işlemlerinden uluslararası işlemlere varıncaya kadar -Allah'a şükürler olsun- devletimiz, geçmiş dönemlerde ufacık bir Anayasa kitapçığını fırlatmayla birlikte yıkılma noktasına gelmiş bu ülke, dünyanın gelmiş geçiş en kanlı darbe girişiminden dahi etkilenmemiştir.
" TRABZON'DA TÜM PARTİLER KOL KOLA GİRDİ”
Günnar, "15 Temmuz gecesi Meclis çalışmaları sona erdiğinde bendeniz birçok milletvekili arkadaşım gibi memleketine gitti. Gece saat 22.30 sıralarında, darbe girişimi endişesiyle birlikte AK Parti Trabzon İl Başkanlığı binasına gittik. AK Parti Trabzon İl Başkanlığı binasının önünde, şehrin meydanında halkımızın da toplanmaya başladığını gördük ve bu toplantı esnasında, bu toplanmalar esnasında partinin balkonundan baktığımda, ülkücü kardeşlerimizi ve sosyal demokrat kardeşlerimizi ve AK Parti'ye gönül vermiş vatandaşlarımızı meydanda toplanmış olarak gördükten sonra, bu milletin, millî irade, vatan, millet, bayrak ve devlet söz konusu olduğunda siyasi görüşlerin tamamen bir teferruat olduğunu hissettirdiğini algıladım. Az önce Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekilimizin "Millet iradesiyle biz Yeni Kapı'ya gittik." sözünü alkışlıyoruz. Millet iradesiyle birlikte Yeni Kapı'da Türkiye için, vatanımız, milletimiz için Türkiye'de yaşayan herkes ve her görüş oradaydı. Ancak, DAEŞ, PKK ve FETÖ terör örgütüne mensubiyet algısı içerisinde olanlar veyahut da bir gün dahi onları kınayamayanlar oralara gelememişlerdir. Türkiye'nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. "Dünya beşten büyüktür." ifadesini gerçekleştirebilmemiz için Türkiye'de yaşayan herkesin ve herkesin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu birlik ve beraberliği devam ettirmesi gerekmektedir. Ben, Türkiye'nin önünün açık olduğuna inanıyor, hem Türk milletine hem de İslam dünyasına karşı, FETÖ, DAEŞ ve PKK terör örgütleri gibi terörist örgütlerle birlikte, Avrupa'nın belli ülkelerinin ve dünyanın büyük güçlerinin tüm organizasyonlarının Allah'ın izniyle boşa çıkacağına inanıyor; birlik, beraberlikten ayrılmadan, samimiyetle, kardeşane duygularla milletimiz, bayrağımız ve cumhuriyetimiz için koşuşturacağımıza, gayret edeceğimize inancımı sizlerle paylaşıyorum" ifadelerine yer verdi.