Sanatçı Ali Kınık AkçaabatAjans'a Konuştu

Sanatçı Ali Kınık AkçaabatAjans'a Konuştu

Ali Ayşe'yi Seviyor parçasıyla tanınan sanatçı Ali Kınık

 Trabzon'da gerçekleştireceği bir konser için Akçaabat'a gelen Sanatçı Ali Kınık'la sitemiz adına radyo yayınıyla ortak yapılan röportaj.
Röportajı radyo programcısı Oğuzhan Sivrikaya gerçekleştirdi.

1974, Malatya / Akçadağ doğumlu…
Elazığ Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu…
Şair, yazar, müzisyen ve fikir adamı...
Yazıları ve şiirleri, değişik gazete ve dergilerde yayımlandı.
Eserleri ile sevenlerinin gönlünde farklı bir yer edinen sanatçının şarkıları ve şiirleri başka sanatçılar tarafından da albümlerinde seslendirildi
Sanatçının Albümleri:
Beni Öldü Say (1996)
Bu Şarkı (2003)
Bir Millet Uyanıyor (2005)
Duvar Yazısı (2006)
İsyan Şarkıları (2008)
Ali Ayşe'yi Seviyor (2010)
Düş'e Kalk'a (2012)
 

Ali Kınık gerek kendi kişiliğini, gerekse albümlerinin içeriğini şu sözleri ile ifade ediyor: "Zulme, haksızlığa, Türk düşmanlığına, din düşmanlığına, ahlaksızlığa karşı bir başkaldırıdır bu. Arkamda uyuşturucu baronlarının kirli ve güçlü parası yok. Etkili ve yetkili yerlerde amcam, dayım yok. Medya desteğim yok. İmanım var, cesaretim var ve kralına eğilmeyecek bir başım var... Yaptığın şeyin adını koy denirse;derim ki: Bir tek sazımla dünyaya meydan okuyorum…”

AkçaabatAjans/Oğuzhan Sivrikaya


AkçaabatAjans: Tek bağlamanızla geziyorsunuz. Bağlamanızla gezmeniz ozanlık geleneğini yaşatmak için mi? Yoksa bir baş kaldırı mı?

Ali Kınık: Tek bağlama ile proğram yaptığımda  oluyor. Başka sazlarlada yaptığımız oluyor. Ozan olarak bilinsekte, saz çalan ozan olarak bilinse de, ozan farklı özellikler barındıran kavramdır. Ozan değiliz ama bağlamanın ilk amaçlarından biri, bir sonraki nesle müziğin sürekliği, kültürün değiştiği kısmen bozulduğu büyük ölçüde bozulduğu bir zamanda bağlamaya klasik Türk Halk Müziği  türkülerin dışında başka şarkıları da bağlama çalarak en azından bağlamayı bir sonraki nesle sevdirme fikrim ve isteğim var.

AkçaabatAjans: Her parçanızın yaşanmış bir öyküsü olduğunu biliyoruz. Bugüne kadar ilk kez bir albümünüzde "aşkta meydan okuyan" Ali Kınık'a rastlıyoruz. "Hadi unutsun" parçanız Ali Kınık'ın ideolojide meydan okuyan tutumunu aşka taşıması olarak yorumlanabilir mi? O şiiri yazarken neler düşündünüz?

Ali Kınık: İnsanın şahsiyeti ile ilgilidir.Ben o idealizm ve belki de birazcık inatçılık belki dik duruş her ne kadar dünya görüşü kendini gösteriyorsa da hayatın her alnında görmek mümkün. Karakter meselesi diyelim siyasi ya da milli konularda olan tavır insanın özel hayatında yaşadığı şeylere aksediyor olabilir.

AkçaabatAjans: Akşam sizin adınıza yazılan yorumları okumaya çalıştım. Ardı arakası kesilmedi.  Öyle güzel bir karakteriniz var ki mütevazılığınızdan çok hoşnutlar. Kendi adıma söyleyeyim şarkılarınızı çaldığımda da mütevazılığınızı da ekleyerek çalıyorum. Herkes “Şarkılarınız mükemmel ama şarkılara daha da güzellik katan mütevazılığı, kişiliği dik duruşu” diyor.

Ali Kınık: Her zaman söylüyorum. Bunun için bir insanın bu durumla ilgili, benim konumumla ilgili baktığı zaman en fazla işimi iyi yapıyor olabilirim. Yanlış anlaşılmasın kendimi büyütmek adına söylemiyorum. Hadi diyelim ki işimi çok iyi yapıyorsam bu diğer insanlara karşı büyük görmek anlamına gelmez. Daha doğrusu bunu normalleştirmez. Bizim inancımız, kültürümüz ve töremiz bunu şiddetle reddeder. Kuran’ı Kerim’de de Allah-u Teala’nın en çok lanetlediği en çok kızdığı birkaç şeyden biri kibir. İnsana yakışmayan Türk Tarihine ve İslam Tarihine baktığımızda o kadar büyük işler yapan var ki bizim yaptığımız ne ki kibirleneceğiz.

AkçaabatAjans: Eğitim konserine dediniz ki “ Ben burada bağlama çalıyorum ancak eminim ki burada benden iyi çalacak biri vardır.” Gözlerim doldu. Kelimelerle anlatılmayacak bir şey, kuramayacağımız cümlelerin  satır arasındaki duygular…

Ali Kınık: Bunu inanarak söylüyorum. Türk kültürü gerçekten, bunu hamasi duygularla söylemiyorum, Türk kültürü çok büyük kültür. Türk Milleti kültürel anlamda çok güçlü bir millettir. Ben her zaman söylerim burada da tekrarlayayım. Konsere giderseniz insanlara türkü söylersiniz, şarkı söylersiniz ve belki de kendini önemli görebilirsiniz ama o kalabalığının içinde sizden daha iyi türkü söyleyen, bağlama çalan  insanların olması her zaman ihtimal dahilinde. Ben de bu ihtimali her zaman göz önünde bulundururum. Büyüklenecek bir şey yok Türk milletinin sıradan fertlerinden biriyiz.

AkçaabatAjans:  Her aşka bir şarkınız var. “Aşkı yaşamak için yürek anlatmak için Ali KINIK gerek” diyorlar.

Ali Kınık: Estağfurullah. Bizi dinleyen seven arkadaşlarımızın  bizi sevdiğini göstermek için kullandığı ifade. Anlatmak için.. Kendi adıma o kadar aşkı da anlatan olamam. İyi anlatan çok insan var.

AkçaabatAjans: Her duyguya bir şarkınız var. Acizane şiir seslendiriyorum. Hani bir duygu var. Şiire uygun, şiire yakışan bir şarkınız var mutlaka. Bu da her aşka bir şarkınız olduğunu gösteriyor. Doğru bir tespit. Bu şarkıları size yazdıran duygu, klasik olacak ama beslendiğiniz kaynak, ilam aldığınız kişi, önder kabul ettiğiniz biri var mı?

Ali Kınık: Sanatçılık kısmen geliştirebilir bir durumdur. Onu kabul ediyorum ama biraz da yaradılış meselesi. İnsanın içinde bir eksiklik olacak bir arayış, bir özlem. Bu zaman zaman somutlaştığı durumlar olur. Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.): “Biz insanı eksik yarattık.” buyurdu. Hepimiz eksik yaratıldık. Hepimiz bir şey arıyoruz, bir parça. Bir arayıştayız. Bazılarımız bunu  somut hale büründürür. Aradığı şeyin adını koyar, bazıları koyamaz. Bu da eksik yaratılma duygusundandır. Ben de galiba hayatımda yazdıklarım çok soyut değildir, somut şeylerde vardır. Şahıslar vardır  içinde. Olaylar vardır. Temeli bu duygudur. İnsan bir eksiği tamamlama, sürekli bir şeyi arayışı. Zannediyorum şarkılarda o duygu bir anlam kazanır. Bir şahısta yada bir olayda ortaya çıkar. Sonuç itibariyle şunu söyleyebilirim. Yazdıklarımla ilgili mesleki olarak  baktığımızda da meslek olarak ta bu işi yapıyoruz ama şunu yapmamaya çalışıyorum  yazarken söylerken, şöyle bir şey yazsam şöyle bir şarkı yazsam şöyle bir şiir yazsam, sevilir ya sevilmez şunu desem şöyle anlaşılır. Bunları çok fazla düşünmemeye çalışıyorum. İnanmadığım ya da yaşamadığım hissetmediğim şeyi yazmıyorum. Bilerekte yazmıyorum. Kendimi uzak tutmaya çalışıyorum. Eğer insanlar yakınlık ve samimiyet buluyorsa bununla alakalı olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım ve hissettiğim şeyleri yazıyorum. Dinleyici ve okuyucu ile bir bağ oluşturuyor. Sebebi sanırım bu.

AkçaabatAjans: Sizi çok yönlü bir sanatçı olarak tanıyoruz. Ancak her kesimin  takdirini kazandığı gibi, dilden dile dolaşan, sloganlaşan şiirlerinizden dolayı şair yönünüzle çok daha fazla öne çıkıyorsunuz. Size Hüseyin Nihal Atsız ve bunun gibi birçok milli şairimizin ruhunu günümüzde en iyi yaşatan şair olduğunuz yönünde yakıştırmalar yapılıyor. Bu tür yakıştırmalara yorumunuz ne olur?

Ali Kınık: Teşekkür ederim. Saydığınız isim ve saymadıklarınız da var. Türk kültürü içersinde büyük şairler var. Bu benim için şereftir. Sonuç itibariyle her insan büyüdüğü kültür içinden bir şeyler alır. Biz de dinlediğimiz türkülerden okuduğumuz şiirlerden , kitaplardan kültür unsurlarından beslenerek onla büyüyerek kaynağımız o ama oradan aldığımız kendinize ait bir üslupla ortaya koyabilirseniz sanatçılıkta böyle bir şeydir. Belli bir kaynaktan beslenir, o kültürden beslenir, sonradan kendine ait tarzını ortaya koymaya çalışırsa orda büyük bir sanattan bahsedebiliriz. Saydığınız isimler tek başına bir dev. Ben onlardan çok istifade ettim. Bizden sonrakilere aktarmak için acizane söylemeye çalışıyoruz. İnşallah başarırız. Bu millete layık olmaya çalışırız.

AkçaabatAjans: Bir milletin bütünlüğünü ve beraberliğini oluşturan en büyük faktörün dil birliği olduğu sosyolojik bir gerçek iken, şu günlerde bölücülerin dil birliğini bozacak eylemleri, başkaldırışları günümüzün en sıcak konusudur. Türk Milliyetçisi kimliği taşıyan bir sanatçı olarak, bu yaşanan gelişmelere nasıl bakıyorsunuz?

Ali Kınık: Bu gerçekten uzun bir konu olur. Dünya da ayrı bir devlet olmadan, bir devlet bölünmeden ayrı bir dilin olması akla ve mantığa sığmayan, o ülkenin milli  birlik bütünlüğüne vuracak en büyük darbedir. O anlamda sonuç niyet ayrı bir devlet kurmak ise bu şekilde ifade edilmelidir. Ama bunu herkes dilini konuşsun basit ve saçma mazeretler ortaya koymak çok art niyetli. Doğru ifade değil. Arkasında gizlenen şeylerin açıklanmadığı bir ifade diye düşünüyorum. Bu süreçte sonunun böyle olacağını bildiğim için dikkat ettiğim bir şey. Öncelikle bunlar halkın evinde, barkında, sokakta konuşması olarak başlandı. Arkasından özel dershanelerde açılması istendi. Ne olur ki insanlar  dershanelerde dilini öğrenecek. Seçmeli dil noktasına getirildi. Arkasından zorunlu dil noktasına getirilmek isteniyor. Hep söylüyorum. Bu bir komple teorisi değil. Biz bunları söylediğimizde insanlar bizi komple teorisi üretmekle suçluyorlardı. Bunun arkasındaki sonuç şudur: “Bu bir ayrı devlettir.” Maksat budur. Sevr planları vardır uygulanamayan. Yaklaşık 80-90 yıl sonra uygulamaya çalışma çabasıdır bu. Türkiye’nin parçalara bölünmesi ve Türk milletinin tarih sahnesinden silinmeye çalışılma planıdır  bu. Türk milletinin dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Birliği devam ettirmek için hassas olunması gerekmektedir.

AkçaabatAjans: Sevgi sitemden doğar . O cimbomlu ben fenerli şarkınıza değinmek istedim. Sarı’ da buluşmak, ayrılık rengiyken. Malum Trabzon’dayız. Siz Fenerbahçelisiniz. Sarı rengin sizde ki anlamını öğrenmek istiyorum.

Ali Kınık: Bunu Trabzon’da söylemek iyi olmuyor. Orada anlatılan Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki sembol bir rekabettir. Espirili bir şarkı. Tüm samimiyetimle söylüyorum. Burada olduğum için değil. Bizim üst kimliklerimiz vardır. Altında da işte aşağıya doğru başka bir özelliğimiz vardır. Müslüman olmamız vardır. Türk olmamız vardır. Dünya görüşümüz vardır. Milliyetçi olmamız vardır. Bir de alt kimliğimiz var. İnsanın şahsi, keyif aldığı eğlencesi, hobileri vs. Futbol konusu da hobidir, gerçeği de budur. Şarkıda da anlatmak istediğim şudur; ortak paydaları ön plana  çıkarmaktır. Üzülerek söylüyorum futbol takımın tutmanın dinlerinde, ideolojilerinde, milliyetlerinde üzereni çıktığını üst kimlik olarak düşünülemeye başladığı, akıl dışı şeylerin tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Türkiye bu anlamda baktığında Trabzon’un bir özel konumu vardır ama aynı evde aynı ailenin farklı takımların tutulduğu bir ailede  kardeşlerin farklı takımların tuttuğu ülkede futbolun bir düşmanlık gibi hakaretle ifade edilmeye çalışılması yanlıştır. Hayatın keyiflerini de orda bırakmak lazım.

AkçaabatAjans: “Gece uzun, çay demliyse aç bir Ali KINIK dinle.” diye slogan yazdı hayranlarınız. Çay şairlerin resmi içeceğidir. Siz de bu çaya bir anlam yüklüyor musunuz? Bu şarkılar çay ile mi dinlenmeli?

Ali Kınık: İnsanlar çayla dinler mi bilemem. Ben o şarkıları ve şiirleri çayla yazdığımı söyleyebilirim. Ben çayı çok severim açıkcası . Çay içmek hayatımın en önemli parçalarından biri. İnsanlar en azından çayla dinlemelerini, başka şeyler içmelerindense çay içmelerini tavsiye ederim.

AkçaabatAjans: Yeni albüm düşünüyor musunuz?

Ali Kınık: Albüm yeni çıktı ancak 6-7 ay sonra ara albüm olarak şiir albümü düşünüyorum. Normalde 1-2 yıl arasında yapılır albüm.

AkçaabatAjans: 2 konserinize katılabildim, ikisinde de bahsettiniz. Her gittiğiniz konserde de insanların merakı üzerine bahsediyorsunuz herhalde. Ancak bilmeyenler için yeniden bu soruyu yönelteyim. Ali Ayşe'yi seviyor parçasındaki, Ali ve Ayşe kim?  diye bir soru geldi bana size sormam için.

Ali Kınık: Şöyle söylüyorum. Toptan cevap veriyorum, en çok sorulan soruya. İnsan bazen biraz da her ne kadar aşk şarkımız olsa da siyasi bir kimliğimiz olduğu için  Ali ve Ayşe’nin  sembol olduğunu  düşünenler  ve söyleyenler var. Ben yazdıklarım içerisinde siyasi ve milli konularda söyleyeceğimi net olarak söylüyorum. Oradaki Ali benim, Ayşe’yi de tanımazsınız, diyorum. Ama sonuçta aşk şarkısıdır.

AkçaabatAjans: Bir sözünüzde 'Beni en çok kalbi yaralı olanlar anladı ve sevdi' dediniz. Bunu biraz açıp anlatabilir misiniz?

Ali Kınık: O eksik tarafımız ve millet olarak hakikaten Anadolu insanı duygulu bir insan. Asırlarca zor şartlarda yaşadı. Hep kırılmıştır, ezilmiştir. Bu anlamda da üstümüze sinen bir duygu. Bunları anlatmaya çalışıyorum. Bizi yaralayan kıran şeyleri ifade etmeye çalışıyorum. Kalbimiz yaralı ise ifade ettiğiniz için ifade ettiğiniz şeyi kalbi yarılı olanlar anlıyor ve seviyor.

AkçaabatAjans: Ali Ayşe'yi seviyor parçasıyla kamuoyunda daha fazla tanındınız ve özdeşleştiniz. Bu parçanın sizinle özdeşleşmesinin sebebi sizce nedir?

Ali Kınık: O şarkının duvar yazısı olması sebebi de aslında gerçekten çocukluktan beri rastlamışızdır. Duvarlarda Ali Ayşe’yi seviyor. O nedenle duvar yazısı olarak koyduk. Benle özdeşleşmesi sebebi bay ve bayanın  hangi ruh haliyle sahiplendi konusuna gelince orda mert eğilmeyen bir tavır var.
“Varsın olmasın  sonumuz
Mmenekşemiz kurusun
Şu üç günlük dünyada
Koy namımız yürüsün”
Yiğitçe, mertçe, umursamaz tavır var. Diğer tarafta çocukça bir tavır var. İkisi birleştiği zaman bizim milletin ruh halini ve karakterini özetliyor. Zannediyorum onunla ilgili. Sözleri ve müziği hoşuna gitmiştir.

AkçaabatAjans: Bir hayranınız yazdı. Hepimizin çocukluğunun duvarlarında yazan bir yazıdır "Ali Ayşe’yi seviyor" defa kez gördüğümüz bir yazı. Sanki her mahallede bir Ali ve bir Ayşe vardır ve Ali hep Ayşe'ye vurgundur. Ali KINIK işte bu yazıyı görüp de bunun şiirini yazacak kadar derin bir sanatçıdır; çünkü sanat incelikte bir yerlerde gizlidir ve o incecik kapı aralığından baktığında görebilen kişidir sanatçı. Ali'nin Ayşe’yi sevmesi tam da Anadolu insanının sevdasına denk düşmektedir. Aliler Ayşeleri her daim sevecektir. Siyasi terimler kullanmadan siyaset yapmanız şarkılarınızda çok hoş. Bu duruma nasıl bir yorum yapabilirsiniz?

Ali Kınık: Şiirin ve sanatın anlamı budur. Niyetim insanları yüzde yüz  bilgilendirmek olsaydı; siyasetçi olurdum. Konferans verirdim. Şiir yazacağıma ansiklopedi yazardım. Sanatın başka bir anlamı vardır. Elbette söyleyecek sözü olmalıdır ama insanların beyninden önce kalbine dokunmayı isterim. Beyni de harekete geçiren kalptir ve duygudur. Bazen öfke olur bazen acı olur ama bu insanın duygularıdır. Bir sanatçı olarak duygularımı ifade ediyorum. Bilgiye ulaşmak çok kolay. Öğrenmek istedikleri şeyi hemen öğreniyorlar. Sanatçının işi şu olmalıdır. İnsanların bir yolun başına getirirsiniz (Genç arkadaşlar için söylüyorum) yol burası dersiniz. Buyrun dersiniz. Yolun sonuna gitmek, ortasından dönmek başından dönmek onların tercihi. Buna da yapacak bir şeyimiz yok.

AkçaabatAjans: “Aşk aslında  bizimle var.” demiştiniz bir konserinizde. Aşkı şarkılarınızda hissettirebiliyorsunuz. Yine şöyle demiştiniz: “Bir şarkının yazılmasından başlayarak, sizlere sunduğumuz son aşamasına kadar,binlerce seçenek içerisinden sadece birini seçme ihtimalimiz vardır.Son albümümüzde, bilgisayar sesleri, klavye sesleri,elektronik seslerden hiçbiri yoktur. Eserler, tamamen akustik sazlarla icra edilmiştir. Tabii ki beğenip beğenmemek dinleyicinin kişisel zevkiyle ilgilidir. Fakat bütün bunlar bizim bilinçli tercihlerimizdir. Gayret bizden, takdir Allah'tan...
Saygılarımla...”

Ali Kınık: Bu bundan önceki albüm içindi. Bu son albümde var bu sesler.  Albüm çıkmadan önce defalarca söyledim. Ben “duvar yazısı” albümünü çıkarmaya başladığımda tek bağlama ile yaptım. İnsanlar bunu garip karşıladı. Bu zamanda böyle bir şey mi olur. Açıkcası beni kendimi bitireceğimi, bunun risk olduğunu söyledi sanatçı abilerim. Şöyle düşündüm. Ben hissettiğim şeyleri söylerim. Allah’a şükür sonucu iyi oldu. Son albümümde hareketli parçalar da yaptım. Bunu da böyle yaptık. Dün onu öyle yaptımsa bu gün de böyle yapacağım anlamını taşımaz. Sanatçı için asıl büyük tehlikenin albümünün tahmin edilebilir olması olumsuz bir sonuçtur. Sanatçının sıradanlaştığını gösterir. Ben farklı soundlar düşünüyorum ama tek bağlama ile de albüm yapacağım, Allah izin verirse. Arada başka şeylerde yapacağım.

AkçaabatAjans: Düş’e Kalk’a albümünde de bunu gösterdiniz. Farklı bir armonisi vardı. O albümdeki bir  şarkı hakkında konuşmak istiyorum. “Yine kavgalardayım” şarkısı… Eğitim konserinde söylediniz. Son kıtasını unuttuğunuzu. Son kıtasını hatırlatır mısınız?

Ali Kınık: 3 kıtalık bir türküydü. İnsanlar ciddiyetsiz olarak algılayabilirler ancak ben işimi düşünüyor ve ciddiye alıyorum. Sanatçı dalgınlığı diyelim ya da kısmet diyelim o türküde öyle oldu. 3 kıtası da şudur: “Ömrümden çok sevdiğim kara kız kimdi
Bu yolun başındaki dostlarım nerede şimdi” diye bir dörtlüktü.

AkçaabatAjans: Şarkılarınız bir şiir mi? Şiir yazdığınızı biliyoruz. Şiirlerinizi besteler misiniz?

Ali Kınık: Şiirlerimi bestelemiyorum. Her sanatçının farklı çalışma sistemi olabilir. Ben söz  ile müziği birlikte yazıyorum. Duygu bütünlüğü sağlıyor.  Şiir yazıp ta üstüne müzik yapmıyorum.

AkçaabatAjans: Önerebileceğiniz bir kitap ya da film var mı?

Ali Kınık: Çok var tabi ki de. Öncelikle kitap deyince ilk kitap Kur’an-ı Kerim’dir. İlk odur. Bundan sonrakiler vardır. Referans budur.  Ondan sonrakiler; Atsız tabi ki de hayatımda çok önemli. Çocukluktan gençlik yıllarımıza, gençliğimizde hayatımı şekillendiren Türk milletine sevgimi Türklük gururumu aldığım özelliktir. Atsız’ın tüm kitapları. Birilerini söyleyince mutlaka birileri eksik kalıyor. O konuda da eksik olmayalım. Binlerce yüzlerce var. Milliyetçi olmadaki en büyük etki  Atsız olduğu için onu özellikle söyledim. Türk kültürü büyük kültür ve önemli şairler ve yazarlar var. Film konusuna gelince de izlemeye çalışıyorum.Şimdilik aklıma da gelmedi.  

AkçaabatAjans: Söylemek istediğiniz bir şey var mı? Ekleyeceğiniz bir şey var mı?

Ali Kınık: Öncesinden şunu konuşalım demiyorum. Eklemek istediğim çok şey var ancak söz bittiği zaman, söyleyecekler bittiği zaman sanatçılıkta bitiyor. Zamanla yavaş yavaş Allah izin verirse söyleyeceğiz. Nereye kadar devam eder bilmiyoruz. Bu Allah’ın takdiri. Gücümüz yettiğince söylemeye çalışacağız. Dualarınız bizden eksik etmeyin . Allah’a emanet olun.

AkçaabatAjans: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmiş olmuş sayılmazmış.”  böyle buyurdu peygamber efendimiz. Size programımıza katıldığınız için teşekkür ederiz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Röportaj