Bölükbaşı'dan ilginç yazı

Bölükbaşı'dan ilginç yazı

Gazeteci Cengiz Bölükbaşı 10 Ocak Gazeteciler Günü'yle ilgili bir yazı kaleme aldı

Akçaabat Yeni Haber Gazetesi köşe yazarı Cengiz Bölükbaşı, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili gazetedeki köşesinde bu hafta ilginç bir yazı kaleme aldı. Gazetecilerin, toplumun bir kısmından hak ettiği değeri görmediğini ifade eden Bölükbaşı, vatandaşın bir sorunu olduğunda gazetecilerin yanına gelerek bu sorunun çözümü noktasında sesini duyurduğu bir merci olduğunu da kaydetti.

Bölükbaşı gazetecilerin yaptığı haberler nedeniyle zaman zaman ulaşım yaptığı araçlardan bile atıldığını yazdı.

İşte Bölükbaşı'nın yazısı...


“Şii la çek bize bi futuraf”, “La sen kimsın la savcı misın”, “Kime sordun da çektın”, “Hepiniz çanak yalayıcısınız”, “Satılıklar”...

Bu satırları okuyorken bu sıfatların kime ait olduğunu “bilemeduk” demeyin sakın. Evet, bizlere yani eviniz yandığında “Niye çekiysın la” deyip polis ya da itfaiyeci arasında tekme çakmaya çalıştığınız, sonrasında “bana kimse yardım etmiyor” dediğiniz zümre.

Hani sizin için Emniyet Müdürleriyle, trafikçilerle papaz olan sonra da gece yarısı evine dönmek için bindiği dolmuştan “benim değil kimin arabasına biniyorsan bin” deyip arabadan aşağıya attığınız kimseleriz biz.

Evimize şerefimizle bir lokma ekmek getirmeye çalışan bizler; muhabirler, basın yayın emekçileri. Hani her fırsatta sizlerin saldırılarına maruz kalanlar.

Yazım hiçbir yazı işleri müdürünü, yayın müdürünü ya da patronu içermez. Çünkü ben 10 yıldan bu yana hiçbir patronun ya da üst makamlarda olanların bir sıkıntı gördüğünü duymadım. Olsa dahi bir elin parmağını geçmez. Çünkü karşılıklı yağlaşır o üst zümre.

Verelim bir j şıkkından örnek...

Bir iş yeri sahibi iş yerinde haber niteliği olan bir şey için gelen muhabiri yaşına başına bakmadan anasına avradına söver tartaklar ama araya giren bir “Müdür” işi yumuşatır; bir saat sonra o kaba saba iş tereyağından kıl çeker gibi hallolur. İşte bunun adına karşılıklı yağlaşma diyorum ben.

Bu işi her 10 Ocak öncesi ve sonra dile getirmemin gerekçesi var elbette. Eli kalem tutan gazeteciyim diyenin mazereti olmaz mı peeeee... Gerekçeleri yukarıya sakladım, “azacuk” dikkatli okuyan gerekçeleri gördü zaten.

Akçaabat gibi bir yerde yaşadıklarımızı düşünüyorum da ben Trabzon’da Polis Adliye muhabirliği yaptığım vakit yüzdelik ortalamayla tabi ki bu kadarına maruz kalmadım. Bu şehirde gazetecinin saygınlığı çok az. Ya çok olduğundan ya da hiç kale alınmadığından. Yazık ediyorsunuz bize.

Sitemlerim protokol harici her gün selam verdiğimiz insanların günümüzü kutlamamalarıdır elbette. Bu yıl ikinci kez toplanan belediyenin yemeğine ben de katıldım. İlk olduğumdan mütevellit diğer kurumlara benimle çekilen fotoğraf servis edildi. Magazinsel hoşlanmadım değil ama bu bak Cengiz’de seçim öncesi sakın Krala destek veriyor algısı yaşatmasın. Zira sözlerim dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir.       

Son olara yine bir güne değinip bitireyim şu kelamı. Nisan ayının üçüncü haftası kutladığımız kutlu doğum haftasına takıldım. Çünkü bu yazıyı âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulü Ekrem Efendimiz’in doğum gecesinde kalem alıyorum. Eee tarihe baktım Nisan ayının üçüncü haftası da değil. Yoksa başkaları kendilerine yeni bir peygamber mi buldular. Ya da o kadar mı cahiller deyip sözümü halka iki haftalığına devrediyorum.

“ÜMMETİM” “ÜMMETİM” “ÜMMETİM” diyen peygambere selam olsun...

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haberler