Akçaabat'ı Rezil Ediyorlar
Artvinli Gazeteci Ahmet Külekçi Akçaabatlı Ailelerin Ekranlarda Reytin Uğruna Neler Anlattıklarını Yazdı.
Ahmet Külekçi.
Başta Akçaabat halkı olmak üzere kimse alınmasın, darılmasın. Bu yazıyı iyi okusun.
Geçen hafta yazmıştım, kimse çok ciddiye almadı. Ben yine yazıyorum.
Akçaabat’ın siyasetçilerine, bürokratlarına, asayişine ve vatandaşlarına bir kez daha sesleniyorum:
Yok mu bu işe el atacak bir babayiğit? Akçaabat’ın adı ekranlarda sömürülüyor, alay ediliyor, küçük düşürülüyor? Yeter artık, bu işe bir son verilsin.
Akçaabat’ın Uçarsu köyünde 13 Ağustos 2011 tarihinde kaybolan Süleyman Demir’in bütün yakınları geçtiğimiz hafta boyunca İstanbul’da kalmış, Müge Anlı’nın programına katılmıştı.
İzleyenler hatırlayacak. Bu köşeden program üzerine yazı kaleme almış, isyan etmiştim. Bekledim ki destek alırım, birileri çıkıp tepki koyar.
Programda, Süleyman amca bir kenara bırakılmış, aile içi meseleler, evde yaşananlar, en mahrem konular ekran önünde sergilenmişti. Küfürler havada uçuşmuş, izleyenler çileden çıkmış, rezillik diz boyunu aşmıştı.
Dedim ki yapmayın etmeyin, yaşadığınız yöreyi milyonlarca insan karşısında aşağılamayın.
Ama bizi kim dinleyecek ki?
Bildiğini okudular.
Reyting uğruna Demir ailesi kullanıldı, olay kapandı.
Peki ne oldu?
Süleyman Demir bulundu mu? Yoook. Hala aranıyor.
Şimdi de aynı programda başka bir olay...
Yer ve mekan yine Trabzon, yine Akçaabat.
2009 yılında kaybolduktan 5 gün sonra ölü bulunan Nazmiye Çam’ın katili ya da katil zanlıları bulunmaya çalışılıyor aynı programda.
Eteklerdeki bütün taşlar dökülüyor. Baba oğlunu, oğul babayı en ağır ithamlarla suçluyor. Asarım keserim, öldürürüm, boğazlarım lafları havada uçuşuyor. Stüdyoda izleyenler de buna alkış tutuyorlar. Olayla ilgisi olsun olmasın en mahrem konulardan en özel ilişkilere kadar her şey aleni anlatılıyor.
Ne aile yapısı, ne gelenek, ne görenek, ne de Karadeniz kimliği... Her şey ayaklar altında.. İl olmaya aday Akçabaat resmen zan altında.
Stüdyoda adeta mahkeme kurulmuş, duruşma yapılıyor. Valla tek eksik üzerlerinde hakim, avukat, savcı üniforması olmaması!
Bakalım olay çözülecek mi? Katil bulunacak mı? Bulunursa katile ne kadar ceza kesilecek?
Ya gülelim mi ağlayalım mı? Ahlak erozyonunu sadece müstehcenlik olarak gören beyinlere bir çift sözüm var.
Bu programlarda ahlaksızlığın daniskası yapılıyor. Daha ne yazayım ki?
Şaşırdım kaldım.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.